Takip dayanağı çekin ön veya arka yüzünde senedin teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı gibi alacaklının senedin teminat senedi olduğu yönünde bir kabul beyanı da bulunmadığından, yine takibe dayanak çekin teminatı olduğu ileri sürülen "Hilton Garden İnn Sivas Projesi Elektrik İşleri Sözleşmesi" başlıklı .............. tarihli imzası taraflarca inkar edilmeyen sözleşmenin 3. maddesinde "Sözleşmenin bedeli ............ tl KDV .............. tl ............... tarihinde, alt yüklenici firması ortaklarının çift imzalı teminat olarak verecekleri senet ve/veya çek fatura karşılığında ödenecektir. Bu senet ve/veya çek işin HİLTON tarafından geçici kabulü yapıldığında geri iade edilecektir. Kalan ödeme kısmı ise aylık hak edişler ile ödenecektir.'' ibareleri yer almakta ise de, takip dayanağı çek ile sözleşmede bahsi geçen çekin aynı çek olup olmadığına dair açık bir atıf bulunmadığından, bunun yanında mahkemeye sunulan çek örneği belgede ise "Sözleşme gereği teminat için çekin aslını elden aldım" ibaresinin ve alacaklı yetkilisinin imzasının bulunduğu ancak bu ibarede geçen çekin hangi sözleşme kapsamında teminat olarak verildiği hususu açıkça belli olmayıp bu belgenin de çekin teminat çeki olduğunu ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre senedin bankaya kredi sözleşmesi kapsamında teminat için verildiğinin iddia edilmesi halinde, kredi sözleşmesinde takibe konu bonoya açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğu-
Kambiyo senedine özgü takiplerde borçlunun itirazının alacağın esasına ilişkin nedenlerle kabul edilmesi halinde haklı çıkarılan miktarla sınırlı olarak borçlu lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Senedin 'teminat senedi' olduğunun iddia edilmesi halinde, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalı- Buna göre belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gerektiği-
İİK'nun 169/a-6. maddesi uyarınca, itirazı reddedilen borçlunun tazminatla sorumlu tutulabilmesi için, icra mahkemesince takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş olması gerekeceği, somut olayda; mahkemece borçlunun tedbir talebi reddedilerek, takibin durdurulmadığının anlaşıldığı, diğer taraftan, İİK'nun 170/a maddesinde de tazminata ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı, o halde, mahkemece, takibin durdurulmadığı dikkate alınarak şikayetin ve borca itirazın reddi ile yetinilmesi gerekirken, borçlu aleyhine ayrıca tazminata hükmedilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Borçlunun, icra mahkemesine başvurusunda; takibe konu bonoda vadeden itibaren 3 yıllık zaman aşımı süresini doldurduğunu, kambiyo niteliğini yitirdiğini, borcu olmadığını belirterek takibin iptali talebinde bulunduğu, borçlunun başvurusunun bu hali ile icra takibinin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, bu hali ile İİK’nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu, bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verildiği, mahkemece, borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı ile İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra mahkemesince borçlunun tazminatla sorumlu tutulması doğru ise de, tazminata, yabancı para alacağının takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı belirlenerek hükmedilmesi gerekirken yabancı para (USD) esas alınmak suretiyle tazminata karar verilmesi isabetsiz olup; hükmün bu nedenle bozulması gerekmekle beraber, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Hükme esas alınan 07/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda, yazıcı aracılığı ile takip dayanağı belgenin gerçekte farklı içerikteki bir belge senet haline getirilerek oluşturulduğu tespit edilmiş ise de, imza itirazı dışındaki bu sahtecilik iddiasının dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün olmadığından borçlunun borca itirazının reddine karar verilmesinin yerinde olduğu- Ancak takip dayanağı senedin sahte olup olmadığı ve alacağın varlığı genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden ve borçlunun itirazının esasına girilmediğinden borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Hükme esas alınan 07/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda, takip dayanağı belgenin gerçekte farklı içerikteki bir belge senet haline getirilerek oluşturulduğu tespit edilmiş ise de, imza itirazı dışındaki sahtecilik iddiasının yukarıda açıklandığı üzere dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün olmadığından borçlunun "borca itirazının reddine" karar verilmesinin yerinde olduğu- Ancak takip dayanağı "senedin sahte olup olmadığı ve alacağın varlığı" genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden ve borçlunun itirazının esasına girilmediğinden, borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Bir “teminat bonosu”ndan söz edilebilmesi için, ya bonoyu düzenleyen kişinin temel ilişkiden kaynaklanan ediminin (cezai şart öngörülen durumlar dışında) doğrudan doğruya belirli bir para borcunun ödenmesi olmaması yani paradan başka bir edim olması ya da alacaklının uğrayacağı muhtemel zararları güvenceye bağlamak amacı ile bonoyu vermiş olması gerektiği- Bonoda teminat kaydı var ise de, neyin teminatı olduğunun belirtilmemesi halinde, bu kaydın, bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmayacağı- Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerektiği- Keşideci ile lehtar arasında düzenlenen ek protokolde "vade tarihi içermeyen takip konusu bononun bedeline açıkça atıf bulunulduğu, ek protokol ile senedin düzenleme tarihinin aynı olduğu gözetildiğinde, İİK. mad. 169/a kapsamında bononun sözleşme ile bağlantısının kanıtlandığının ve belirtilen ek protokolün içeriğine göre senedin teminat amacıyla verildiğinin, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin kabulü gerektiği- "Takibe dayanak yapılan senede doğrudan bir atıfta bulunulmadığı gibi, senedin, teminat senedi olarak verildiğine dair bir kaydın da sözleşmede yer almadığı, borçlunun, iddiasını yazılı bir belge ile ispat edemediği" gerekçesiyle “borca itiraz"ın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay 12. HD. kararının isabetsiz olduğu-