Muteriz borçlu şirketin icra mahkemesinde yetki itirazında bulunurken, borçlu şirket merkezinin bulunduğu .......... veya çekin keşide yeri olan ............ İcra Daireleri'nin yetkili olduğunu ileri sürerek ............ İcra Dairesi'nin yetkisine itiraz ettiğinin, ancak birden fazla olarak ifade ettiği yetkili icra dairelerinden hangisini seçtiğini belirtmediğinin anlaşıldığı, bu durumda muteriz borçlu şirketin, yetki itirazında, HMK'nın 19/2. maddesinde yazılı "birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir" hükmünü yerine getirmediği, bu nedenle, borçlunun yetki itirazının geçersiz olduğunun kabulü gerekeceği-
Senet üzerinden anlaşılmayan teminat iddiaları İİK 169/a kapsamında borca itiraz niteliğinde olup İİK. 170/a kapsamında değerlendirilemeyeceği- Takip dayanağı bononun üzerinde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmasa da, alacaklının cevap dilekçesinde "senedin teminat olarak alındığına" dair beyanı nedeniyle senedin teminat senedi olduğu anlaşıldığından, "takibin iptali" yerine, İİK 169/a-5 uyarınca borçlular hakkındaki "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin çift imza ile temsil edildiği, senette borçlu adına atılmış tek imzanın bulunduğu ve bu nedenle senet bedelinden borçlu şirketin sorumlu olmadığı iddiası, İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğinde olup, İİK’nun 169/a-5. maddesi gereğince itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı- Takip dayanağı bononun tanzim eden bölümünde borçlu şirket unvanının bulunduğu gibi altında imzanın da olduğunun, düzenleyenin imzasını ihtiva eden bononun kambiyo vasfını haiz olduğunun görüldüğü, bu suretle, Bölge Adliye Mahkemesi’nin, takip konusu senette şirket ünvanı bulunmadığı gerekçesi İİK’nun 170/a maddesi gereğince takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de; Bölge Adliye Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, borçlu şirketin çift imza ile temsil edildiğine ilişkin itirazının yerinde bulunduğu değerlendirildiğinden, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Her ne kadar takip dayanağı bononun sol ön yüzünde “.......... tarihli sözleşmenin teminatıdır" ibaresi yer alıyor ise de, anılan ibarenin senet metni dışında kalacak şekilde yazılı olduğunun görüldüğü, senet metnine dahil olmayacak şekilde yazılan teminat kaydının senedin kambiyo vasfını etkilemeyeceği- Senet üzerinden anlaşılmayıp ayrı bir sözleşmeye dayalı teminat iddialarının İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup İİK’nin 170/a maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, o halde mahkemece, borçluların borca itirazlarının kabulü ile İİK’nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile başvurunun İİK’nun 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurularının da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirir ise de yapılan yanlışlığın yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Her ne kadar ödemenin peyderpey alacaklının ticaret unvanı, takibe dayanak çek numarası ve keşide tarihi belirtilerek şirketin hesap numarasına çeşitli tarihlerde havale edildiği, dolayısıyla asıl borcun takipten önce ödendiği hususunda bir tereddüt bulunmamakta ise de Dairemizin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere; bu ödemelerden takipten önce alacaklı şirketin haberdar edildiği ispatlanamadığından, alacaklının takip başlatmakta haklı olduğunun kabulü gerekeceği, o halde, vade tarihi itibarıyla borcun tamamının ödenmediği, bir başka deyişle yapılan ödemelerin kısmi ödemeler olduğu ve vade tarihi itibarıyla faiz işleyeceği de gözetilerek mahkemece TBK'nun 100. maddesi (BK'nun 84. maddesi) ve İİK'nun 169/a maddesi kapsamında Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 169/a-1. maddesinin son cümlesine göre; icra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir; bu nedenle borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Alacaklının "dayanak bononun teminat olarak alındığı" yönündeki kabulü mahkemeyi bağlayacağından, takip dayanağı bonoların tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığı ve (alacaklı tazminatla sorumlu tutulmadan) borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin yapılan takibe karşı çift imza ile temsil edildiğini, tek imza ile imzalanan çekten dolayı borçtan sorumlu olmadığını ileri sürmesinin "borca itiraz" niteliğinde olduğu ve çeklerin lehtarı olan alacaklının, çeklerin keşidecisinin tek imza ile sorumlu olup olmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceğinden, talebi bulunan borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği-
“Gayrimenkul Satış Sözleşmesi” başlıklı belgede takibe dayanak bonoya açık bir atıf bulunmadığı gibi teminat olarak verildiği hususunda da net bir ifadenin yer almadığı, teminat amacıyla herhangi bir senet verildiğinin yazılı olmadığı, alacaklının cevap dilekçesinde de senedin teminat senedi olarak verildiğine yönelik bir kabulünün bulunmadığı, bu durumda, borca itiraza ilişkin başvurunun reddi gerektiği-
Alacaklının temyiz dilekçesi ekinde sunduğu belgelerin ve UYAP kayıtlarının incelenmesi sonucu; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının taraf vekillerine tebliğ edildiği, borçlu vekilince ve alacaklı vekilince süresinde gerekçeli istinaf dilekçelerinin sunulduğunun ancak sehven ilk derece mahkemesi dosyasına girmemesinin sonuca etkisinin bulunmadığının anlaşıldığı, o h0alde; Bölge Adliye Mahkemesi’nce, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, kararı temyiz eden alacaklının gerekçeli istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sadece kamu düzeninden inceleme yapılarak yazılı gerekçe ile istinaf talebinin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-