Takip konusu belgenin bono olması halinde taraflar arasında bir ticari ilişkinin var olduğu sonucuna varılarak temerrüd halinde 'avans faiz' oranının uygulanması gerekeceği-
Takip konusu bononun teminat senedi olarak verildiğinin borçlu tarafından yazılı belgeyle kanıtlanmaması halinde, borçlunun borca itirazının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece kamu bankalarının merkez bankasına bildirdikleri azami faiz oranları değil, kamu bankalarının fiilen uyguladıkları faiz oranları saptanarak faize yönelik itirazın sonuçlandırılması gerekeceği-
Borçlu şirket yetkilisinin kim olduğunu belirten ticaret sicil gazetesindeki ilanın üçüncü kişilerin iyi niyetinin korunması ve onlara karşı ileri sürülebilmesi bakımından önem taşıdığını, borçlu şirket yönünden ise bu kararın alındığı tarihten itibaren bağlayıcı olduğu-
Takip konusu çekin ön yüzündeki keşideci borçlu imzası dışındaki diğer borçluya ait imzanın keşideci borçlu için verilmiş aval niteliğinde olduğu- Çek üzerindeki keşideci imzasının, keşideci olarak görünen kişiye ait olmamasının, borçlu avalistin sorumluluğunu etkilemeyeceği-
Şirketi tek başına temsile yetkili temsilcinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imzanın kendisini sorumlu kılacağı; ayrıca keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayılacağını, aval için sadece imzanın yeterli olup ayrıca ad ve soyadının yazılmasının gerekli olmadığı-
Adi ortaklık adına düzenlenmiş olan bonodaki imzaların adi ortaklık adına imza yetkisine sahip kişilere ait olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dekontlarda takip dayanağı bonolara atıf yapılmamış ve alacaklının bu yönde bir kabulü de yoksa borçlunun İİK’nun 169/a-1 maddesi kapsamındaki itirazının reddinin gerekeceği-
Vekile verilen vekaletnamede senet düzenlenmesi için açıkça yetki verilmesinin zorunlu olduğu-
Ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olacağı; hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olduğu için mahkeme tarafından re'sen göz önünde bulundurulacağı- Takibe konulan senetlerin tanzim tarihleri itibarı ile borçlunun fiil ehliyetine sahip olup olmadığının Türk Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve 1941/4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince araştırılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken senetlerin düzenlenme tarihi itibariyle borçlunun kısıtlanması için açılmış bir davanın olmadığı, kesinleşmiş mahkeme kararının da bulunmadığı, sonraki tarihli kısıtlanma kararının geriye yönelik işlemler yönünden hüküm doğurmayacağı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olacağı-