Tedbir nafakasına ilişkin ara kararın ilamlı takip konusu yapılamayacağı-
Asıl borçlu hakkında verilen menfi tespit kararının icra kefilini de bağlayacağı- Menfi tespit kararının kesinleşip kesinleşmediğinin tespiti ile kesinleşmesi halinde asıl borçlu hakkında borç sona ermiş olacağından icra kefilinin de sorumluluğu olmadığından takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Hakkında takip yapılan asıl borçlu yönünden takibin kesinleşmediği dönemde verilen icra kefaletinin de geçerli olduğu, asıl borçlular hakkında takibin kesinleşmemesinin sadece kefile icra emri gönderilmesine engel teşkil edeceği- Şikâyete konu olabilecek bir icra emri çıkartılmadığı, istem, icra kefilinin hacizde muhafaza işlemine engel olmak için icra kefili olduğunu ileri sürerek "icra kefaleti işleminin iptaline" ilişkin olup bu istemin genel mahkemelerde açılabilecek bir davanın konusunu oluşturacağı, dar yetkili icra mahkemelerinin şekli incelemeyle karar vermesi nedeniyle, "kefaletin geçerli olup olmadığı" konusunda araştırma yapamayacağı-
Boşanma ilamından sonra imzalanan ve nafaka alacaklısının, borçlusunun, tarafların avukatlarının imzasını taşıyan, mahkemece hükmedilmiş nafaka miktarını arttıran protokolün her ne kadar davadan önce veyahut dava açılmışsa da duruşmadan evvel mahkemeye sunulmaması sebebiyle ilam niteliğinde olmadığı muhakkak ise de taraflar ve taraflar vekillerince anlaşma metninin ve imzaların inkar edilmemesinden mütevellit tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu-
Kefalet konusunda kefilin eşinin rızası bulunmasının geçerlilik şartı olduğu- Mahkemece borçlunun kefilliğinin iptali talebine ilişkin şikayeti ile ödeme emrine, takibe borca, fer'ilerine ve faize gecikmiş itirazları incelenip değerlendirilerek anılan konularda karar verilmesi gerekeceği-
Tedbir nafakasına ilişkin ara kararın ilam olmadığı gibi ilam mahiyetini haiz belgelerden de olmadığı, dolayısıyla ilamlı takip konusu yapılamayacağı- Tedbir nafakasına ilişkin ara karara dayalı olarak ilamsız takip başlatılması yerinde olduğu gibi, icra emri tebliğinin talep edildiği aşamada tedbir nafakası alacağı ilama bağlanmış olduğundan ve tedbir nafakasının boşanma davasının reddine ilişkin ilamın kesinleşmesine kadar devam edeceği tabii olduğundan, takip dayanağı ilam kesinleşmeden ilamlı takip yapılabileceğinin kabulü gerekeceği- Boşanma ilamı daha önce kesinleşmiş ise, iştirak-yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetildiğinde kesinleşmelerinin gerekli olmadığı- Tedbir nafakasının infazının, ilamın kesinleşmesine bağlı tutulmadığı-
Takibe dayanak kredi borç senetleri üzerinde üç adet imzanın bulunduğu ancak isimlerin yazılı olmadığı, bu nedenle imzaların kime ait olduğunun belirlenemediği görüldüğünden, mahkemece,1581 sayılı Kanun kapsamında değerlendirme yapılarak 761 Sayılı Eşen Tarım Kredi Kooperatifi kredi borç senetleri üzerinde ihtiyar heyeti tarafından tasdik yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması, tasdikin bulunması halinde şikayetin reddine, bulunmadığının tespit edilmesi halinde ise takibe konu kredi borç senetlerinin ilam niteliğinde olmadığının kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hakkında uygulanacağı, yabancı uyruklu kişiler hakkında adrese dayalı kayıt sistemine ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı- Yabancı uyruklu borçlunun ilamda yazılı adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasında (icra emri gönderilmesinde) yasaya aykırılık bulunmadığı-
Kefalet sözleşmesi 818 sayılı BK yürürlükte iken kanuna uygun olarak kurulduğu, 6098 sayılı TBK mad. 583 düzenlemesi dikkate alınmayacağından, icra kefaleti geçerli olup, icra emrinde istenen faiz ve fer’ilerin icra kefaletine uygun olup olmadığı denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu-
Haciz tutanağında görüleceği üzere, kefilin sorumlu olacağı azami miktar belirtilmediği gibi, kefilin eşinin, sözleşmeden önce veya sözleşme sırasında rızasının bulunduğuna ilişkin herhangi bir belgenin de olmadığı anlaşıldığından, mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-