HMK.nun 26.maddesi gereğince hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği ve bu durumun kamu düzeniyle ilgili olduğu-
HUMK'un 74. maddesi ve HMK'un 26. maddesine göre; hakimin, tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği-
Davacının, davalıların ihmali sonucu SGK'ya ödenen idari para cezası ve gecikme zammının ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle davalılardan tahsilini talep ettiği; mahkemece, talep kısmen kabul edildiğine göre, tespit edilecek ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesi gerekirken; faiz yönünden bir karar verilmemiş olmasının yerinde olmadığı-
Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebileceği-
Mahkemece, asıl davanın kabulüne karar verilmiş, karşı dava ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmakla, hakim tarafların talepleriyle bağlı olup bu talepler hakkında HMK. mad. 297/c uyarınca ayrı ayrı karar verilmesi gerektiği-
Talebin dışına çıkılarak borç muhtırasında istenenden daha fazla miktar için şikayetçi aleyhine sonuç doğuracak şekilde takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, Yargıtayın ilgili dairesinin karar düzeltme talebi sonucu verdiği bu karara uyularak birleşen dosya açısından da taleple bağlı kalınarak maddi tazminata hükmedilmesine rağmen, kesinleşen asıl dava ile ilgili de yeniden hüküm kurulmasının doğru olmaması-
Dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu anlaşıldığına ve taşınmazların ortak miras bırakandan kaldıkları belirlendiğine göre terekeye dahil taşınmazlar üzerinde bir veya birkaç mirasçının sürdürdükleri zilyetlik tüm mirasçılar adına sürdürülmüş sayılması gerekeceği- Mahkemece yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi listesinde yer alan bilirkişilerin tamamı ile tarafların bildirdikleri tanık listesinde yer alan tüm tanıkların davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, ayrı ayrı huzura alınıp dinlenmeleri, murisin sağlığında mirasçıları arasında taşınmazlarını bölüştürüp bölüştürmediği, kadastro çalışmaları sırasında murisin verdiği beyan üzerine mirasçılar adına bulunan taşınmazların tespit ve tescillerinin yapılıp yapılmadığı, bunlardan hiçbirinin doğru olmadığının anlaşılması halinde bu sefer murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek yöntemine uygun bir biçimde muristen kalan taşınmazları kendi aralarında taksim edip etmedikleri hususlarının yerel bilirkişiler ile tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiği-