Mirasçılardan birinin davacı olarak davaya katıldığı ancak yazılı dilekçesi ile davadan feragat ettiği anlaşılmakta ise de mirasbırakanın terekesi elbirliği mülkiyetine tabi bulunduğundan ortaklardan birisinin feragatinin hukuki sonuç doğuramayacağı, bu durumda terekeye temsilci atanarak davaya temsilci huzuruyla devem edileceği-
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça tanıkların gerçeği söylemiş olmaları asıl olduğundan, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı bu nedenle tanık anlatımları ve toplanan delillerden tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşıldığından ve boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinde dava konusu alacağa faiz yürütülmesi talebi bulunmadığı; mahkemece HMK'nın 26. (HUMK'nın 74.) maddesine aykırı şekilde talebin aşılarak tahsiline karar verilen miktara faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kök muhlisten kalan taşınmazlar bakımından murisin veraset belgesindeki miras payı gösterilerek ve sadece onun payı ile sınırlı olarak tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken HMK.’nun 26. maddesine aykırı olarak istek dışına çıkılıp dava ve isteği bulunmayan kişiler bakımından iptal ve tescil kararı verilmesinin isabetli olmayacağı- Dava konusu bir parselin satışla devredildiği anlaşıldığından HMK. 125 gereğince davacı taraftan seçimlik hakkının sorulması, bu satılan paylarla ilgili olarak davayı yeni maliklere karşı yürütmek istedikleri takdirde satılan paylar bakımından davanın yeni maliklere yöneltilmesi, davada taraf durumunu almalarının sağlanması, seçimlik hakkını bedel yönünde belirledikleri takdirde davanın eski maliklere karşı yürütülmesinin düşünülmesi ve bu konuda davacı tarafın imzalı beyanlarının alınması gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre teslimi gereken dairelerin teslim edilmemesi nedeniyle gecikme tazminatı istemine ilişkin davada, dava dilekçesinde, her bir daire için geç teslim nedeniyle aylık 250,00 TL tazminat talep edilmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2011 yılı için talep aşılarak aylık 259,52 TL üzerinden hesap yapıldığı; bu durumun HUMK'nun 74. maddesine (HMK m.26) aykırılık teşkil etmesi-
HMK'nın 26. maddesine (HUMK 74.) göre hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği- Somut olayda, davacı tarafından dairelerin tavanındaki su sızması nedeniyle meydana gelen zararın tazminine ilişkin bir talep olmadığı halde, mahkemece bu konuda karar verilmesinin doğru olmadığı-
İtirazın kaldırılması ve temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesi isteminde, mahkemece talep aşılarak, takibe ve davaya konu edilmeyen Ocak 2010 ayına ait eksik ödemenin nazara alınıp fazla alacağa karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava tarihinden önce yapılan ödemeler düşülerek dava tarihindeki bakiye kira alacağı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olup, mahkemenin, "davacı vekilinin, boşanma halinde davalıdan maddi ve manevi tazminat istemediklerini" gerekçe göstererek maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verdiği; oysa, davacı vekilinin yazılı veya sözlü bu yönde bir beyanı bulunmadığı; böyle bir beyan bulunmadığı halde açıklanan gerekçe ile davacının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddedilmesinin yerinde olmadığı-
Sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemeyeceği- İlam hükmü nazara alınarak devlet bankalarında USD cinsinde bir yıllık mevduat uygulandığı , faiz oranları celp edilerek en yüksek faiz oranları tespit edilip bilirkişiden hesaplama yapılması talep edilerek sonuca gidilmesi yerine eksik inceleme ve hatalı bilirkişi raporuyla yazılı şekilde hüküm kurulamayacağı-
Davacı tarafça yönetim kurulu üyeliğinin düşürülmesine ilişkin yönetim kurulu kararının iptali istendiği; mahkemece, dava konusu yönetim kurulu kararının iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken HMK'nın 26. maddesi hükmüne aykırı olarak davacının yönetim kurulu üyeliğinin de devamına karar verilmesinin doğru olmadığı; hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiş ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-