Kendisine konut tahsis edilmeyen kooperatif ortağının tazminat istemine ilişkin davada, hemen hemen aynı tarihlerde inşaatlarına başlanan diğer grup üyelerine konutları verilmesine rağmen davacının da içinde bulunduğu üye grubuna konut teslimi mümkün olmadığından, hesaplama formulünün ön koşulunun gerçekleştiğinin ve davacının konut yerine tazminat talep etme hakkı doğduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemenin verdiği karar, davalı vekilince temyiz edilmemiş olup, yerel mahkemenin Dairemizin tahsis edilemeyen konut yerine verilmesi gereken tazminatın hesaplanma yöntemiyle ilgili olarak bozma ilamına uyulmasıyla davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş olacağı-Kendisine konut tahsis edilmeyen kooperatif ortağının tazminat istemine ilişkin davada, hemen hemen aynı tarihlerde inşaatlarına başlanan diğer grup üyelerine konutları verilmesine rağmen davacının da içinde bulunduğu üye grubuna konut teslimi mümkün olmadığından, hesaplama formulünün ön koşulunun gerçekleştiğinin ve davacının konut yerine tazminat talep etme hakkı doğduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemenin verdiği karar, davalı vekilince temyiz edilmemiş olup, yerel mahkemenin Dairemizin tahsis edilemeyen konut yerine verilmesi gereken tazminatın hesaplanma yöntemiyle ilgili olarak bozma ilamına uyulmasıyla davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş olacağı-
Borçlunun meskeniyet şikayeti ile ilgili HMK m. 26. gereği taleple bağlılık ilkesi gereğince olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden hüküm tesis edilemeyeceği-
Alacaklının talebini aşar şekilde, takip tarihinden sonraki dönemde uygulanması istenen faiz oranlarının da üzerindeki oranlarla tahsile neden olacak şekilde takibin devamı yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
6100 sayılı HMK'nun 26. maddesine göre hakim taleple bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği-
Davalı yan boşanma ile sona eren evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın muristen intikal eden taşınmazın satımından elde edilen para ile satın alınan kişisel mal olduğu iddiasında bulunmuş, davalı gösterdiği delillerle iddiasını ispat edememiş ve ayrıca, taşınmazın davacı tarafından davalıya hibe edildiği de ileri sürülmediği gibi, davacının anlatımı ve dosya kapsamından davacının bu amaçla hareket ettiği sonucuna varmak da mümkün bulunmadığından, TMK'nun 222/son maddesi gereğince taşınmazın edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekeceği-
Mükerrer olan takiplerden, ilk takipte icra emrinde ilama aykırılık var ise borçlunun her zaman bunu ileri sürebilmesi mümkün olduğundan ve taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak mahkemenin ilk takipteki alacak miktarlarının ilama uygun olmadığı şeklindeki yorumu ve gerekçesi yerinde olmayıp mükerrer takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, ilk takibin iptaline karar vermesinin isabetsiz olduğu-
Dava, alacak davası olarak nitelendirilmiş ve mahkemece hesaplanan alacak hüküm altına alınmış olup, sözleşmenin, henüz, ifa ile sonuçlanmadığı açık olduğundan, sözleşme gereği, yükleniciye ait olup da, arsa sahibine devri yapılmayan tek bir bağımsız bölüm kaldığı anlaşılmakla, bu bağımsız bölümü, yüklenicinin, ancak tüm edimlerini ifası halinde adına tescilini talep edebileceği, davalı yüklenici, mevcut davada, herhangi bir şekilde, dava konusu bölümün adına tescilini talep etmemiş olduğundan, HMK.'nun 26. maddesine aykırı şekilde, talepten fazlasına karar verecek şekilde, dava konusu bölümün, birlikte ifa suretiyle yüklenici adına tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Sözleşmede kararlaştırılan tazminatın süresiz uygulanamayacağı, maktu tazminatın tarafları bağlayacağı süre sözleşmedeki teslim süresinin, gecikilen sürenin uzunluğu, öngörülen tazminat miktarı, geçen süre içinde gerçekleşen enflasyon, fiyat artışları, döviz fiyatları ve faiz oranlarındaki artış ve eksilişler ve rayiçlere göre istenebilecek miktar ile maktu tazminatın ödenmeye devam edilmesi halinde arsa sahibinin elde edeceği miktarlar da gözönünde tutulmak suretiyle bu hususta bilirkişi görüşünden de yararlanılarak, sözleşmedeki miktarın en az 1 yıl süreyle mutlak bağlayıcı olacağı ve maktuen belirlenen miktar ile rayiçlere göre saptanacak miktar arasında en az bir misli fark bulunması gerektiği de dikkate alınarak hakkaniyete uygun biçimde hakim tarafından takdir edilmesi gerekeceği, hakim tarafından belirlenen makul süreden sonraki gecikme tazminatı miktarının da; taşınmazın mevkii, konumu, ülkenin ve inşaatın yapıldığı yerin sosyo ekonomik koşulları da gözönünde tutulmak suretiyle ve sözleşmede kararlaştırılmış gecikme tazminatı yokmuş gibi gecikme tazminatının en az mahalli piyasa rayiçlerine göre mahrum kalınan kira bedeli kadar olacağı ilkesine göre bilirkişiye hesaplattırılması gerekeceği-
Tahliye isteği hakkındaki istek üzerine her iki tarafın davet edilerek karar verilmesi gerekeceği-