HMK’nın 26. (HUMK’un 74.) maddesi uyarınca hâkimin, tarafların talep ve sonuçlarıyla bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğiz- Faiz talebi olmamasına karşın faize hükmedilerek talebi aşar şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulama görevinin hâkime ait olduğu- Vekilin üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu- Üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerektiği- Senilite ve demans olduğu tespit edilen, yaşlı ve kandırılmaya yatkın bir kadın olan davacının, durup dururken üzerinde malvarlığının büyük bir bölümünü oluşturan taşınmazlarını kardeşi davalıya ve eltisine satış yoluyla devir ve temlik etmesinin olayların akışına ve yaşamın gerçeğine uygun düşen normal bir davranış olarak kabul edilemeyeceği; vesayet dosyasında kötü yönetim nedeniyle vesayet altına alınmış olmasının da davacının hiffet nedeniyle temlik yapmaya müsait olduğunu göstereceği, temlikin iddia edildiği gibi davacının kandırılması ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması yolu ile gerçekleştiği- Taşınmazın satış bedeli bakiyesi olarak ödeme savunmasına ilişkin 5.000.000 TL tutarında dekont ibraz edilmiş ise de satış tarihinden 7 ayı aşkın bir süre (ayrıca vesayet davası açıldıktan) sonra yapılan ödemenin taşınmazın satış bedeline karşılık olduğuna ilişkin yapıldığının inandırıcı olduğu söylenemeyeceği, senet metnini talil eden davalının teminat iddiasını HMK. mad 201 uyarınca yazılı delille kanıtlamakla yükümlü olduğu; yapılan ödeme taşınmazların satış bedeli kabul edilse dahi bilirkişi tarafından satış tarihinde belirlenen taşınmazların değeri gözetildiğinde bu paranın temlike konu taşınmazların değerine uzak ve hile ile vekâlet görevinin kötüye kullanılması olgularını gizlemeye yönelik olduğu sonucuna varıldığı- Davalılar ve dava dışı vekil hakkında açılan ceza davası sonucu verilen beraat kararında "... sanıkların davacının algılama yeteneğinin zayıflığından faydalanarak dolandırıcılık suçunun unsurları olan hileli hareketler ile kandırarak dava konusu işlemleri yaptıklarına ve dolayısıyla menfaat temin ettiklerine ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin somut delil elde edilemediği ..." değinilmişse de, bu saptamanın hukuk hakimini bağlamayacağı- Davalıların ceza davasındaki beyanlarında, son kayıt malikleri davalıların taşınmazların bedelsiz olarak aktarıldığı bildirildiğine göre; anılan kayıt maliki davalıların TMK.'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, davacının çekişmeli taşınmaza yapılan müdahalenin önlenmesini istediği, ancak taşınmaz üzerindeki tecavüzlü yapıların yıkımı konusunda herhangi bir talepte bulunmadığı gözetilmeksizin HMK. mad. 26'ya aykırı olarak yıkıma da karar verilemeyeceği- Açılan el atmanın önlenmesi davası hakkında kabul kararı verildiğinden kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Anılan kişinin kimliğinin açıklığa kavuşturulması ile yetinilerek bu yönde tespit kararı verilmesi gerekirken -HMK’nun 26/1.maddesi hükmüne aykırı olacak şekilde- isteğin aşılmak suretiyle ve mülkiyet nakline sebebiyet verecek biçimde hüküm tesisinin doğru olmaması-
Davacının tazminata 16/04/2000 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını istediği halde, bu talep dikkate alınmadan 04/02/1993 tarihinden itibaren faiz işletmek suretiyle talebin aşılmasının isabetsiz olduğu-