Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin davada, davalıların taşınmazları kullanımına davacıların muvafakat gösterdiği, bu muvafakatın dava açılmakla sona erdiği anlaşıldığına göre davacılar yararına ecrimisile hükmedilemeyip taşınmazın bir bölümünün davalılar tarafından kullanılmasına rağmen taşınmazın tamamı üzerinden ecrimisl miktarının hesaplanamayacağı- Usulüne uygun bir ıslah bulunmadığı halde HMK. mad. 26'ya aykırı olarak talep aşılmak suretiyle hüküm kurulamayacağı- 
İnfazda duraksamaya neden olacak biçimde "taşınmaz üzerindeki yapıların değeriyle faydalı giderlere ilişkin davanın kabulüne" şeklinde hüküm kurulmasına rağmen davalılardan tahsiline karar verilen tazminat miktarının yani davacıya tanınan hakkın ve davalılara yüklenen borcun hüküm sonucunda açıkca gösterilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Kural olarak her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği ve sonuçlandırılacağı; mahkemece dava dilekçesinde talep edilen 3 ay 15 günlük döneme ilişkin dava tarihi itibariyle muaccel olan asgari ücret alacağı üzerinden yapılacak hesaplamaya göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava tarihi itibariyle henüz muaccel olmayan, dava tarihinden sonraki döneme ilişkin asgari ücret alacağını da kapsar şekilde davanın kabulüne dair hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği-
Mahkemenin, tarafların iddia ve savunması ile bağlı olduğu halde, davacı tarafın iştirak nafakasının ÜFE oranında artırılmasına ilişkin bir talebi olmadığı gibi, davalı tarafından bu konuda usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunmadığından, hükmedilen nafaka miktarında her yıl TÜİK tarafından açıklanan yıllık ÜFE oranında artış yapılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece dava dilekçesinde araç mahrumiyete yönelik talebi olmadığı halde talep aşılarak ve davalının sorumlu olmadığı araç mahrumiyet bedeli de dahil edilerek hüküm kurulmasının, yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” uyarınca bozmayı gerektirtiği (HMK. m. 26)-
Davacı sadece prim alacağını belirterek bu alacağın 01.11.2007 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş olup, davacının harcını yatırmak suretiyle müddeabih haline getirdiği işlemiş faiz talebinin bulunmadığı; bu nedenle mahkemece HMK'nın 26. maddesine aykırı olacak şekilde talebin aşılarak karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Davacının talebi nazara alınarak 2014 yılında kullandığı kredi nedeniyle alınan masrafların miktarı ile zorunlu, makul ve belgeli olup olmadığı hususunda gerektiğinde uzman bilirkişi marifetiyle açıklamalı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve değerlendirme sonucu talepten farklı hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Islahın amacının, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğu- Davacı vekilinin “bilirkişi raporuna karşı bir diyeceğimiz yoktur” ifadesinin ıslah iradesi olarak kabul edilemeyeceği- Mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesi mümkün bulunmadığı- Davada ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği-
Davacının ticaret unvanı ile tescilli markasına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve men'i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat istemlerine-
Davacının talebi Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile sigortalı olduğu bu sürede prim borcunun olmadığının tespitine ilişkin olmasına rağmen hükmün gerekçesinde davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının tartışılması ve bu yöndeki kanaatin belirtilmesi, hüküm ile gerekçe arasında çelişki yarattığı gibi davacının talebinin aşılması mahiyetinde olup, bozmayı gerektirdiği-