Davacının itirazın iptali yönünden bir talebi bulunmadığına göre, boşanma protokolünden kaynaklı alacak istemine ilişkin bu davada İİK. mad. 67'de belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması mümkün olmadığı-
Boşanma istemine ilişkin davada, kadının davası, evlilik birliğinin sarsılması genel boşanma sebebine dayanarak ikame ettirilmiş olduğundan, özel boşanma sebebi olan hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeninden kaynaklandığı nitelendirmesi yapılarak davanın kabulü yoluna gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin davada, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle hesaplarda döviz ve TL cinsinden mevduat olup olmadığının araştırılması, hesaba belirtilen tarihten sonra giren döviz ve TL varsa bunların tasfiyeye girmeyeceğinin düşünülmesi, bu tarihten daha önce alınmış döviz ve TL varsa TMK'nun 229/2. maddesi çerçevesinde eklenecek değerden olup olmadığı değerlendirilerek, eklenecek değer olduğu kabul edildiği takdirde mevcut kabul edilerek tasfiyeye gireceği ve davacının bunlardan artık değere katılma alacağı talep edebileceğinin göz önüne alınması, gerekirse bu konuda hesap bilirkişisinden ek rapor alınması veya yeni bir bilirkişi görevlendirilmesi ile rapor alınması gerektiği- Talep miktarının arttırılması konusunda bir ıslah işlemi de bulunmadığı halde HMK'nun 26.maddesine aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesinin hatalı olduğu- 
Yurt dışı hava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemi-
Talep edilmeyen bir konuda karar verilmiş olup verilen karar taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu- Üçüncü kişi olmayan davacının uğradığı zararın, zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatına dahil olmadığı, zarar teminat dışında olduğundan davalı Sigorta şirketinin davacının uğradığı zarar yönünden herhangi bir sorumluluğu da bulunmadığı- Özel (hususi) otomobilin maliki gerçek kişi olup, davalı Sigorta şirketinin sigortacısı olduğu aracın ticari niteliği bulunmadığından bu davalı yönünden uygulanabilecek faiz oranı yasal faiz olduğu- Manevi tazminatın reddedilen kısmı nedeniyle kendini vekille temsil ettiren davalı taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Davacının taşınır eşyanın aynına yönelik talebiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
01.07.2012 tarihinden sonra 1163 s. Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca açılan dava ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesinin bulunmaması halinde, 6102 s. TTK. mad. 5/4 uyarınca, bu davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-  Davacı kooperatifin anasözleşmesinin 17/3. maddesi, “Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmünü gereğince, mahkemece, bilirkişi aracılığıyla, davacı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak, davalının, ortaklığı devir aldığı tarihin belirlenmesi, anasözleşmenin anılan maddesine göre devreden ortağın borçlarından da sorumlu olduğu gözetilerek, asıl alacak ve işlemiş faiz borcu ile ilgili rapor alınması gerekirken, davalının taşınmazı devir tarihinden sonraki döneme ilişkin sorumluluğunu belirleyen rapora göre hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Sözleşme hükümlerine uyulmaması nedeni ile "cezai şart" ve "geç teslim nedeni ile gecikme tazminatı"nın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın istemine ilişkin davada, icra takibinde talep edilen miktar aşılarak hüküm verilmesinin taleple bağlılık kuralına (HMK. mad. 26). aykırılık teşkil edeceği-
Kadastroya itiraz davasında davacının gerçek iradenin hangi ada numarasına yönelik olduğunun belirlenmesi gerektiği- 
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, ödeme emrinin tebliğine dair vekile çıkarılmış ve usule aykırı bir tebligat da bulunmadığına göre, asile yapılan tebligat yok hükmünde olup iptali gerekmekte ise de HMK'nın 26. maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak sonuca gidilmeli ve ödeme emri tebliğ tarihinin şikayet dilekçesinde belirtilen tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-