Davacı tarafça HMK'nun 109. maddesine göre kısmi dava açıldığı, 11.07.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle davanın ıslah edildiği ancak ıslaha konu edilen tutarlar bakımından faiz talebinde bulunulmadığı halde mahkemece HMK'nun 26.maddesine aykırı şekilde ıslaha konu edilen ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı bakımından ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ayrıca iş akdi 05.11.2011 tarihinde feshedilmesine ve fesih tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasına rağmen kıdem tazminatına 31.12.2010 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu-
Dava dilekçesinin sonuç kısmında, ayrımcılık ve mobbing’den kaynaklanan manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ve 100 TL ayrımcılık tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili talep edilmiş olup, davacı vekilinin, müvekkilinin bu alacaklara yönelik talebinin manevi tazminat olduğunu açıkça ifade etmiş olduğu, davacı vekili, yargılamanın devamı sırasında da sözkonusu bu beyanını değiştirmemiş, ıslah dilekçesinde dahi, ayrımcılık tazminatı talebinin yükselterek ıslah ettiklerini belirterek, tazminatın niteliğini bir kez daha vurgulamış olduğundan, dava dilekçesi içeriğine göre tazminatın, "kötüniyet tazminatı olarak nitelendirilmediği, talebin "manevi tazminat talebi" olduğunun kabulü gerektiği- 
Hâkimin, tarafların talepleriyle bağlı olduğu, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği(HMK. mad. 26)- 
Reşit olan kimse bekar da olsa ailesiyle birlikte oturmaya zorlanamayacağından ve reşit olan ihtiyaçlının bekar dahi olsa ayrı oturma isteği olağan olduğundan, ihtiyaç iddiasının kanıtlandığının kabulü ile tahliyeye karar verilmesi gerektiği- Kira artırma talebinde bulunulmasının kiralayanın ve mal sahibinin yasal hakkı olduğundan bu durumun onun aleyhine yorumlanamayacağı- 
Mahkemece talep edilmemiş aylar için de kira alacağının tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalıların kiracılığının eski olduğu sabit olmakla, kiralananda yapılan iş gereği iddia edilen zararın hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı belirgin bir şekilde yapıldıktan sonra, kullanım süresi ile de orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülerek, yokluğu veya hasara uğradığı tespit edilen demirbaşlar için yine yıpranma payı düşülerek ve birim hesabı yapılarak denetime elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle karar verilmesi gerektiği-
HMK’nun 26. maddesi uyarınca “hakimin,tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebileceği-
Hâkimin, tarafların talepleriyle bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği-
Davacı dava dilekçesi ile 3.770 TL'nin faizi ile iadesini istemiş olduğundan mahkemece taleple bağlı kalınarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken, avans faizi işletilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu; ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği -
Davacının "günde kaç saat çalıştığı"nı belirterek "fazla mesai ücreti talep etmesi"ne ilişkin açılan davada, bilirkişi incelemesi sonucu daha fazla çalıştığı tespit edilse de, mahkemece talep sonucuyla bağlılık ilkesine aykırılık teşkil edecek şekilde talep edilenden fazlaya hükmedilemeyeceği-
Usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığından, taleple bağlılık kuralı (HMK. mad. 26) gereği usule uygun davası bulunmayanlarla ilgili hüküm kurulamayacağı-