Üçüncü kişinin, hem asıl borç için ipotek vermesi, hem de asıl borca müteselsil kefil olması halinde, alacaklının o kişiye karşı, hem (asıl borçlu ile birlikte) ipotek veren üçüncü kişi sıfatı ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceği, hem de ipotek limiti dışında kalan alacak bölümü için müteselsil kefil sıfatı ile genel haciz yolu ile takip yapabileceği- Kredi sözleşmesinin müteselsil kefillerinin, kendi kefaletlerinin teminatı olarak ipotek vermeleri halinde, asıl borçlu gibi haklarında öncelikle İİK'nun 45. maddesinde öngörülen rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması gerektiği- Alacağın ipotekle karşılanmayan kısmı için müteselsil kefil aleyhine genel haciz yolu ile takip yapılabileceği- Borçlu kendi kefalet borcunun teminatı olarak ipotek vermemiş veya ilamsız icra takibine konu alacak, ipotekle karşılanmayan alacaklı kısmı ise önceden rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmadan önce müteselsil kefil aleyhine genel haciz yolu ile takip yapılabileceği- Müteselsil kefili olduğu borç için ayrıca ipotek alınmış ise, TBK. mad. 586 uyarınca alacaklının asıl borçluya takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkca ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerektiği-
Alacaklının, alacağı ipotekle temin edilmiş olsa da, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmaksızın kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilecek olduğu- Borçlunun, senedin takip alacaklısı bankaya teminat olarak verildiği iddisını, senede açıkça atıf yapan bir sözleşmeyle de ispatlaması gerektiği- Takip alacaklısı bankanın, "senedin kredi borcunun geri ödenmesi amacıyla verildiği" yönündeki beyanının, esasen senedin "ödeme aracı olarak alındığı"na yönelik bir savunma olduğu,senedin teminat senedi olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği-
Kredi borcunun teminatı olarak asıl borçlu şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edilmiş ise de, söz konusu ipotekler asıl borçlunun borcunu teminat altına almak üzere verilmiş olup, kefillerin kefalet borcunu teminen verilen bir ipotek bulunmadığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar vermek gerekeceği-
Asıl borçlu bakımından kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak rehinle temin edilmiş ise de, aynı alacak için kambiyo senedi düzenlenmiş olması halinde, rehin paraya çevrilmeden, kambiyo senedine dayalı olarak takip yapılmasında yasaya bir aykırılık bulunmadığı- Kredi sözleşmesinde ve düzenlenen bonoda kefil sıfatıyla imza koymuş borçlular bakımından, kefalet borcunun rehinle teminat altına alındığına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığından ve kefillerin birlikte kefalette bulunmaları nedeniyle müteselsil kefil oldukları anlaşıldığından, alacaklının, TBK. mad. 586 uyarınca, asıl borç için verilen ipoteği paraya çevirmeden de kefiller aleyhine her türlü takip işlemini yapabileceği-
Kredi borçlusu şirket hakkındaki itirazın kaldırılması isteminin, "asıl alacağın ipotekle teminat altına alındığı ve İİK. mad. 45 uyarınca önce rehne müracaat edilmesi gerektiği"nden bahisle reddine karar verilmesi kararı, "esasa ilişkin nedenlere dayanmadığı"ndan, alacaklı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde, "kefaletin müteselsil olduğu"nun yazılmasına ve "ipoteğin müteselsil kefillerin kefalet borcunun teminatı olarak tesis edilmediğ"inin anlaşılmasI karşısında, kefil olan borçlular hakkında genel haciz yolu ile takip yapılabileceği- Kredi sözleşmesine dayanılarak genel haciz yoluyla müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlular hakkında genel haciz yolu ile ilamsız takip yapılmasına İİK'nun 45. maddesi uyarınca engel bir hal bulunmadığından, mahkemece bu borçlular yönünden "itirazın kaldırılmasını sağlayan nitelikte bir belge bulunup bulunmadığı" incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hem asıl alacak hem de kefaletin güvencesi olarak ipotek verildiğinden söz edilerek itirazın kaldırılması isteminin reddine ve %20 orandan tazminata karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı İ. S.'in, alacağını temlik eden banka ile davalı asıl borçlu E.T. Ltd. Şti arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu , aynı zamanda taşınmazını banka lehine ipotek ettiği, ipoteğin asıl borçlu şirketin bankaya olan borçlarının teminatı olarak tesis edildiği, davalı İ. S.'in kefaletinin teminatı olmadığı anlaşıldığından davalı İ. S. hakkında ilamsız icra takibi başlatılmasının İİK'nun 45.maddesine aykırılık teşkil etmediği dikkate alınarak davalı kefilin sorumlu olduğu borç miktarı tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yolu ile takipte bulunabileceğinden çek bedellerinin ipotekle teminat altına alındığı gerekçesi ile avalistlerin ihtiyati hacze itirazlarının kabulü doğru olmadığı gibi dosyada mevcut çekin incelenmesinde bankaya ibraz ile karşılıksız şerhi verildiği de sabit olduğundan ipotek akit sözleşmesinde çeklerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğer çeklerin muaccel hale geleceği de hüküm altına alınmış olmakla ihtiyati haciz koşullarının da oluştuğu-
İtirazın iptali davası-
İhtiyati hacze itiraz istemine ilişkin davada, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceğinden, asıl borçluya yönelik bir istem olmaması ve alacağın ipotekle temin edildiğinin tespit edilmiş olması karşısında, resmi ipotek senedi ve akit tablosu getirtilerek ipoteğin asıl borçlunun borcunun temini için mi yoksa kefilin kefaleti için mi verildiğinin tespiti ile sonucuna göre karar vermek gerektiği-
İpoteğin asıl borçlunun borcunu teminen tesis edildiğinin anlaşılması halinde müteselsil kefil hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceği-