İlk Derece Mahkemesince, şikayetçiler S. E. ve F. S. yönünden, şikayete konu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamlı icra takibinin mükerrer olduğuna dair şikayetin yerinde olmadığı nazara alınarak, adı geçen şikayetçiler yönünden şikayet dilekçesinde ileri sürülen sair şikayet nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bilirkişilerin raporuna göre, davacının 5 farklı alacak talebi söz konusu olduğu, bu alacakların farklı hukuki ilişkilerden kaynaklandığı, davalı borçlu şirketin tüm alacak kalemlerinden sorumlu olduğu, İİK 45 gereğince alacakların aynı zamanda rehinle de temin edilmiş olduğu için, borçlu şirket rehin tutarı dışındaki toplam borç miktarından sorumlu olacağı, davacı banka takip talebi başlattıktan sonra bir kısım borcun ödendiğini ifade ettiğini, davalılardan ...nın sadece genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine dayalı alacak talepleri için davalı şirket ile birlikte kefil olarak sorumlu olduğu, ticari kredili mevduat hesabı, 04.10.2005 tarihinde açılan vadesiz hesap üzerine tanımlandığından davalı ...'un, ticari kredili mevduat hesabından kaynaklı borçlardan 10.512,54 TL limitle kefil olarak sorumlu olduğu, davalı şirketin borçtan sorumluluğunun 24.140,76 TL ile sınırlı olduğu, ticari kredili mevduat hesabından kaynaklanan borçtan aynı zamanda diğer davalı kefiller ... ve ...'un tamamından kefil olarak sorumlu oldukları, ispat külfeti nazara alınmakla gayrinakit depo alacağına yönelik 55.600,00 TL borçtan tüm davalıların sorumlu oldukları, davalı ...'un işbu bedelin 5.600,00 TL'sinden sorumlu tutulması gerektiği, temyiz süreci ve usuli kazanılmış haklar gözetilerek davanın nakit alacaklar yönünden kısmen kabulü ile, davalı borçlular tarafından icra takip dosyasına yönelik itirazın iptali ile 224.522,02 TL asıl alacak, 3.444,62 TL faiz, 172,24 TL BSMV ve 1.402,88 TL masraf olmak üzere toplam 229.541,75 TL üzerinden takibin devamına karar verildiği-
İİK'nın 45. maddesinin, asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmayacağı- Bu konudaki başvuruların, bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin bulunduğundan, İİK’nın 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet yoluyla icra mahkemesinde ileri sürülebileceği- Öte yandan bir (üçüncü) kişi, hem asıl borç için ipotek vermiş, hem de asıl borca müteselsil kefil olmuşsa, alacaklı o kişiye karşı, hem (asıl borçlu ile birlikte) ipotek veren üçüncü kişi sıfatı ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceği hem de ipotek limiti dışında kalan alacak bölümü için müteselsil kefil sıfatı ile genel haciz yolu ile takip yapılabileceği- Bu durumda, kredi sözleşmesinin müteselsil kefilleri, kendi kefaletlerinin teminatı olarak ipotek vermişler ise, Dairenin içtihatları gereğince, bu halde asıl borçlu gibi haklarında öncelikle İİK'nın 45. maddesinde öngörülen rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması zorunluluğu bulunduğu, diğer taraftan alacağın ipotekle karşılanmayan kısmı için müteselsil kefil aleyhine genel haciz yolu ile takip yapılabileceği-
İcra hukukunda şikayet sebebe bağlı olup, net bir şekilde yapılmalıdır. Kural olarak yorum yoluyla genişletilemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda şikayetçi borçlu şirket yönünden şikayet dilekçesinde "mükerrerlik şikayeti" iddiası bulunmadığı halde varmış gibi değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Somut olayda, takibe konu gayrimenkullerin (07.09.2020 tarihinde) yapılan ihaleler sonucunda alacağa mahsuben alacaklıya ihale edilip ihalelerin kesinleştiği ve alacaklı lehine tescil işlemlerinin yapılması için müzekkere yazıldığı görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesince, takip sonuçlandıktan sonra 06.10.2023 tarihinde şikayet yoluna başvurduğundan, bu durumda o takibe ilişkin bir işleme karşı gerek süreli gerekse de süresiz şikayet yoluna başvurulamayacağı-
İpoteğin kredi borçluları .. Ltd.Şti.'nin (ve dava dışı diğer şirketlerin) borçlarının teminatı olarak tesis edildiği, bilahare ipotek tesisinden sonra taşınmaz maliklerinden olan kişiye ait bölümün takip tarihinden önce şikayetçi borçluya satılarak devredildiği, TMK'nın 887. maddesine göre muacceliyet ihtarı yerine geçecek olan hesap kat ihtarnamelerinin taşınmazı ipotek yükü ile devralan şikayetçi borçluya ayrı ayrı tebliğ edildiği, buna göre, ipotek asıl kredi borçlusu şirketlerin borçlarının teminatı olarak tesis edilmiş olup, ayrıca taşınmazı ipotek yükü ile devralanın kefaletten kaynaklanan borçlarının teminatını oluşturmadığı- Diğer taraftan, asıl kredi borçlularından  A.Ş.'ye gönderilen ihtarnamenin takip tarihinden önce; ve yine diğer ihtarnamenin ..Ltd.Şti.'ne takip tarihinden önce tebliğ edildiği ve sonuçsuz kaldığı- Takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına ve ipoteğin müteselsil kefilin kefalet borcunun teminatı olarak tesis edilmediğinin anlaşılmasına göre müteselsil kefil olan borçlu hakkında ayrıca genel haciz yolu ile takip de yapılabileceği- Kredi sözleşmesine dayanılarak kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan borçlu hakkında, genel haciz yolu ile ilamsız takiplerinin yanı sıra, maliki olduğu ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesine yönelik ilamlı icra takibi yapılması da mümkün olduğundan, mükerrer takip şikayetinin reddi gerektiği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılmadan, genel haciz yoluyla takip yapılamayacağı gerekçesiyle takibin ipotekle teminat altına alınan 375.681,50 TL’lik kısmı yönünden iptali talebi- Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin kesinlik sınırını geçmediği-
Uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılmadan, genel haciz yoluyla takip yapılamayacağı gerekçesiyle takibin iptali talebi- Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği-