Kredi borcunun teminatı olarak asıl borçlu şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edilmiş ise de, söz konusu ipotekler asıl borçlunun borcunu teminat altına almak üzere verilmiş olup, kefillerin kefalet borcunu teminen verilen bir ipotek bulunmadığı nazara alınarak, talep dilekçesi, hesap kat ihtarnamesi ve ekli diğer belgeler uyarınca ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İİK.m.45/I hükmünün asıl borçlu ile ilgili getirilmiş olmasından dolayı kefil veya kefiller hakkında uygulanma olasılığı bulunmadığı- Davalı kefilin kefalet borcunun da teminatını teşkil etmek üzere üst limit ipoteği tesis edilmesi, bu hususun davacı bankanın da kabulünde olması halinde öncelikle davacı bankanın anılan bu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatması, alacağını tamamen alamaması hâlinde kalan miktar için davalı kefil hakkında ilamsız icra takibi yapması gerektiği- Davacı bankanın doğrudan davalı kefil hakkında davaya konu ilamsız icra takibi başlatmasının kanuna aykırı olduğu-
Borç rehin ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de, öncelikle bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçerek tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olan alacaklının aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapamayacağı- Kamu düzeni ile ilgili olan bu hususun süresiz olarak şikayete konusu yapılabileceği (Karşı Oylu)-
Kefilin/kefillerin, asıl borçlunun (kredi müşterisinin) temerrüde düşmesi nedeniyle işleyecek temerrüt faizinden sorumlu olabilmesi için alacaklının kefile, asıl borçlunun borcunu yerine getirmekte temerrüde düştüğünü belirten bir ihbarda bulunması gerektiği- Aksi halde kefil/kefillerin kredi müşterisinin sorumlu olduğu temerrüt faizinden sorumlu tutulamayacağı- Davalının verdiği ipotek, aynı zamanda davalı-kefilin kefalet borcunun da teminatını teşkil ettiği için İİK. m.45 uyarınca ipotek miktarını aşan kısım için davalı-kefil hakkında ilamsız icra takibi başlatılması gerekirken, tüm alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatılmış olmasının doğru olmadığı-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, takipte itiraz edilen ve dava konusu edilen alacağın likit olması nedeniyle İİK 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Borç, rehinle temin edilmiş ise, önce rehine başvurma zorunluluğunun bulunduğu ancak, alacak rehinle temin edilmiş olsa dahi alacaklının, doğrudan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurabileceği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının imzalamış olduğu kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olduğu miktara ilişkin inceleme ve hesaplama yapılmış olmasına rağmen yargılama sürerken davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında takibe konu kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasına dair sözleşme akdolunduğu, kredi borcunun taksitlere bağlandığı ve ilk taksitin dava dışı şirketten tahsil edildiği anlaşılmış, ancak bilirkişi tarafından bu tarihten sonra yeniden yapılandırma sözleşmesi gereğince ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne kadar ödeme yapıldığı ve borcun yeniden yapılandırma sözleşmesi ayakta ve uygulanıyor ise bunun eldeki davaya etkisi (muaccel borcun imhal edilip edilmediği) belirlenmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Önce bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçildiğinden, alacaklı tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup aynı borca ilişkin olarak sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapamayacağından bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete tabi olup ipoteğe dayalı ilamlı icra takibinin iptali gerekeceği-
Davalı kefiller aleyhine TBK. mad. 586 uyarınca borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden takip yapılabilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçlüğü içinde olması gerektiği- Müteselsil kefiller hakkında uygulama yeri bulmayan İİK. mad. 45 uyarınca davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Her ne kadar İİK'nun 45. ve 167. madde hükümleri uyarınca borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile, elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de, somut olayda, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğinden, alacaklının tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup, aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı, bu durumda, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise, alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebileceği, bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete tabi olduğu-