Asıl kredi borçlusu ile ipotek veren..... hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatılması usulüne uygun olup, bu borçlu yönünden İİK 167. ve 45. maddeleri uyarınca aynı alacağa dayalı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptaline ilişkin mahkeme kararında isabetsizlik olmadığı- Diğer borçlu ..., alacaklı ile borçlu şirket arasındaki kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak yer aldığı, ipotek veren sıfatının bulunmadığı ve hakkında aynı alacağa ilişkin olarak şikayete konu kambiyo takibi dışında bir takip başlatılmadığı görülmüş olup bu borçlu yönünden şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı-
Alacaklı bankanın şikayete konu takipteki alacağın ipotek ile temin edilmiş olduğuna ilişkin cevabi yazısı ekinde bulunan resmi akit tabloları incelendiğinde, ipoteğin, gerek kredi borçlusu şirketin ve gerekse ipotekli taşınmaz malikinin her türlü sözleşmeden, kefaletinden, ... kaynaklanan doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak tesis edildiğinin ve ipotek üst sınırı toplamının da 1.280.000 TL olduğunun görüldüğü, bu durumda, şikayetçi borçlunun kefalet borcunun, bu ipoteklerin teminatı kapsamında olduğu anlaşıldığından, İİK’nun 45. maddesinin amir hükmü gereği hakkında öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması zorunlu olup, mahkemece, şikayetin kabulü ile şikayetçi borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayete konu takip tarihi itibariyle henüz rehin paraya çevrilmediği halde yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçerek tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olan alacaklının, aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı- Bu durumda İİK. m. 45/1 hükmü uyarınca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise, alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebileceği- Kamu düzeni ile ilgili bu şikayetin süresiz yapılabileceği-
Şikayetçinin örnek 6 takipte taraf olmadığı, ipoteğin müteselsil kefillerin kefalet borcunun teminatı olarak da tesis edilmediği ve borçlu, alacaklı tarafından müteselsil kefil sıfatıyla değil, takibe konu kambiyo senedinde keşideci-borçlu sıfatıyla takibe geçildiği görüldüğünden, şikayetçi yönünden örnek 10 takip yapılmasına İİK'nun 45. maddesi uyarınca engel bir hal bulunmadığı-
Alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının, öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğu- Mükerrerlik iddiası, ancak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip dışındaki diğer takipler yönünden ileri sürülebileceğinden örnek 6 takibinin iptaline yönelik itirazın reddi gerektiği-
Asıl kredi borçlusu ve ipotek veren G. … Ltd. Şti. hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatılması usulüne uygun olup, bu borçlu yönünden İİK 167. ve 45. maddeleri uyarınca aynı alacağa dayalı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptaline ilişkin ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik görülmediği- Diğer borçlular ... ve ...’ın alacaklı ile borçlu şirket arasındaki kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak yer aldıkları, ipotek veren sıfatlarının bulunmadığı ve haklarında aynı alacağa ilişkin olarak şikayete konu kambiyo takibi dışında bir takip başlatılmadığı görülmüş olup bu borçlular yönünden şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayete konu  kambiyo senedine dayalı takip dosyasına konu borçla ilgili olarak derdest ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin bulunduğu, her iki takip dosyasına konu borcun aynı borç olduğu anlaşılmakla takibin iptalin yerinde olduğu-
Taşınır rehininin paraya çevrilmesi için ilamsız icra takiplerinde asıl borçlu ve rehinli taşınır maliki bakımından zorunlu takip arkadaşlığı olduğu- Davacı tarafından sadece asıl borçlu hakkında başlatılan icra takibi usulüne uygun addedilemeyeceğinden, davalının münhasıran gemi maliki sıfatına dayalı olarak takibe ve hacze dilekçeyle itirazda bulunmasının haklı nedenlere dayalı olduğunun kabulü ile alacaklı tarafından açılan davanın reddi gerektiği-
Borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile, elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçerek tercih hakkını bu takip türünden yana kullanana alacaklının aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı ve bu durumda İİK. mad. 45/1 uyarınca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebileceği; bu konudaki şikayetin süresiz olarak yapılabileceği-
Şikayetçi borçlunun müteselsil kefili olduğu borç için ayrıca ipotek alınmış ise 6018 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 586. maddesi uyarınca alacaklının asıl borçluya takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkca ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerektiği-