Hesap kat ihtarı asıl borçlu şirkete de tebliğe çıkarıldığı gibi, kefillerin kendi kefaletlerinin teminatı olarak ipotek verildiği yönünde bir iddiaları da olmadığından, borcu karşılayacak miktarda ipotek olduğu yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmediği- Asıl borçlu şirket hakkında geçici mühlet kararı verilerek şirket hakkında ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına karar verilmişse de, bu karar kefilleri kapsamadığından ve ihtiyati haciz kararının infazına ilişkin olduğundan, kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil etmediği-
Takip konusu borç için verilmiş rehin varken, genel haciz yoluyla ilamsız takip yapılamayacağı yönündeki şikayet, dayanağını İİK'nun 45. maddesinde bulmakta olup, anılan madde kapsamındaki şikayetlerin, kamu düzeni ile ilgili olduğundan İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak yapılabilecekleri-
Her ne kadar İİK.'nun 45. ve 167. maddeleri hükümleri uyarınca borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de somut olayda öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğinden alacaklının tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı, bu durumda İİK'nun 45/1 hükmü uyarınca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebileceği, bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete tabi olacağı-
İİK.'nun 45. maddesinin (asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup) kefiller hakkında uygulanmayacağı- Alacaklı bankanın krediye kefil olan şikayetçi hakkında genel haciz yolu ile takip yapabilmesi için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerektiği-
İİK. mad. 45 gereğince; alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının, öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğu- Alacaklının rehnin (ipoteğin) paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmadan, ilamlı veya ilamsız icra takibi ya da borçlu iflasa tâbi kimselerden ise, iflas yolu ile takip yapamayacağı- Rehnin (ipoteğin) paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonunda, alacaklının, alacağın karşılanmayan kısmı için koşulları var ise ilamlı veya ilamsız takip yapabileceği ve konudaki şikayetlerin, süresiz olarak yapılabileceği-
Taşıt kredisinden kaynaklanan tüketici kredisi olduğu ve şikayetçi borçlunun söz konusu kredi sözleşmesinin kefili olduğu, takibin asıl borçlu ile beraber şikayetçi kefil hakkında başlatıldığı görülmekle, mahkemece, 4077 s. K. mad. 10/3 uyarınca inceleme yapılması gerektiği-  4077 s. K. mad. 15 uyarınca, alacaklının, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği- Hakimin borçlunun taleplerin her biri hakkında karar vermesi gerektiği-
Takip konusu borç için verilmiş ipotek varken ilamsız takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin (İİK. mad. 45) süresiz olarak yapılabileceği-
Davacı taşınmazı ipotek ile yükümlü olarak satın aldıktan sonra davalı ile tarihinde bayilik sözleşmesi ve ayrıca aynı tarihli “Protokol” başlıklı sözleşmeyi imzalayarak 5 yıl süre ile davalının bayisi olmayı kabul ve taahhüt etmiş olup protokolden anlaşıldığı üzere taşınmazın teminat vasfı istasyonun 5 yıl süre ile işletilmesi sırasında devam edecek olup 5 yıl süreli olan sözleşme bitmeden ve mutabakat sağlanmadan davacının ipoteğin kaldırılmasını isteyemeyeceği- Davalı tarafından başlatılan ilamsız icra takibi itiraz edilmeksizin kesinleştirilmiş ve davacı takibin kesinleştirilmesinden sonra davalı ile tarihli protokol ve bayilik sözleşmesini imzalamış olduğundan davalının icra takibinde kötü niyetli olduğundan söz edilemeyeceği-
Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinin ıslah yolu ile alacak davasına dönüştürülemeyeceği-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Davalılar, asıl borçlu lehine rehin vermişler ise, asıl borçlu dışındaki kefiller hakkında İİK. mad. 45/1 hükmü uygulanamayacağından ve ilamsız icra yoluyla takibe geçilebileceğinden, mahkemece rehin sözleşmeleri incelenerek rehnin, "asıl borçlu" lehine mi, yoksa davalılara kendi kefalet borçlarının lehine mi verildiği hususunun gözetilmesi gerektiği-