Dava konusu taşınmazın borçlunun borcundan dolayı taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde davalı 3. kişi elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşullarının da bulunması halinde, davalı 3. kişinin bedel ile sorumlu tutulacağı-
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Tasarrufun iptali davasında istemin bedele dönüşmesi halinde bedel üzerinden faiz yürütülmesinin mümkün olmadığı- Davalı borçlunun alacaklıdan mal kaçırma kastı ile davalı üçüncü kişiye menkulleri düşük bedelle devrettiği, borçlu ile aynı işkolunda (tekstil) faaliyet gösteren ve aralarında önceye dayalı ticaret bulunan davalı üçüncü kişinin borçlunun borca batık olduğunu ve mal kaçırma kastını bilen kişilerden olduğu, İİK 280'deki iptal şartlarının oluştuğundan tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği- Davaya ve alacağa dayanak teşkil eden fatura yönünden istemin 5 yıllık süre hak düşürücü süreden reddi gerektiği- İptal davalarında üçüncü kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Aynı menkul mallara ilişkin önceki iptal davasında rayiç piyasa değeri konusunda verilen karar kesinleştiğinden, menkul malların belirlenen bu gerçek değeri üzerinden karar verilmesinin isabetli olduğu- Davalı lehine hesaplanan vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya  verilmesine karar verilmesi gerekirken sehven, davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona eren borçlu şirketin ihyasına karar verilerek yeniden sicile tescilinin sağlanması halinde, ihya kararının etkisini geçmişe yönelik olarak da doğuracağı ve takipte yapılan işlemlerin de geçerli hale geleceği- İhya edilen şirket tasfiye memuru vekili tarafından dava açılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı- Takip dosyasında gerçekleştirilen usuli işlemler arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığından ve belli aralıklarla takibi ilerletici nitelikte usuli işlemlerin gerçekleştirildiğinden takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazına ilişkin (iptal davası da açmış olan) takip alacaklısı davalıya karşı açılan davanın (ve tazminat talebinin) reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs tarafından üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışının istenebileceği- Aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişi aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebileceği- Çünkü dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gerektiği- Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmesi gerektiği- Bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerekeceği- Eğer gerçek bir borç yoksa alacak da söz konusu olamayacağından iptal davasının dinlenmesi mümkün olmayacağı-
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.'nin 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Her iki şirketin aynı iş yerini kullanmalarına, ortaklık ilişkisi içerisinde olmalarına, ortağının, satıcı şirketin eski ortağı bulunduğu, ayrıca davalı birinci kişi ile davalı ikinci kişi arasında yapılan taşınmaz satışına ilişkin işlemde davalı birinci kişinin vekili olarak yer alan kişi ile davalı ikinci kişinin bir dönem aynı iş yerinde birlikte çalıştıkları, arkadaşlık ilişkileri olmasına, satışta davalı ikinci kişi vekaleten hareket eden kişinin de davalı borçlu şirketin temsilcisinin eşinin kardeşi ve aynı zamanda borçlu şirketin eski ortağı olmasına ve davalı ikinci kişinin ortağı ve yöneticisi olduğu şirketin de inşaat alanında faaliyet göstermesine göre "davanın kabulüne" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Somut olayda davacının bu davadaki amacının, borçlu aleyhinde başlatılan icra takip dosyasındaki alacağının tahsiline yönelik olarak, muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olduğu - Yargılama sonunda davaya konu edilen satış işleminin muvazaalı olduğunun kanıtlanması halinde davacının dava konusu maldan alacağın tahsili için yararlanabileceği - Ancak davacının bu hakkının ayni değil, şahsi sonuç doğuracağı, muvazaalı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun iptaline değil, İİK'nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verileceği - Davada güdülen amaç da bu olduğundan, davacının karşılanması gereken bir alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, satış işleminin muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bu durumların gerçekleştiğinin anlaşılması halinde ise İİK'nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanmasıyla tapu iptal edilmeksizin davacının alacağını almasını sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilme yetkisi verilmesi yönünde hüküm kurulması gerektiği - Muvazaanın her türlü delil ile ispat edilebileceği - Davalıların kardeş olduğu, davalı X'in 5.10.2018 tarihli ESD araştırması incelendiğinde, ev hanımı olduğu gelirinin olmadığı, üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ev ve işyeri olduğu, dava konusu edilen taşınmaza değinilmediği, taşınmazın devir tarihindeki değerinin 118.544,60 TL olmasına rağmen 6.000,00 TL'ye devredilmesi, davalıların kardeş olması sebebiyle davalının iyiniyetinin olmadığı, diğer davalının davacıdan mal kaçırmak amacıyla bu taşınmazı devrettiğini bilebilecek durumda olduğu ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları da göz önünde bulundurulduğunda, davacı tarafın muvazaa iddiasının ispat edildiği -
Takibin tarafı olmayan şikayetçi (iptal davasının davalısı) üçüncü kişinin, dosyanın işlemden kaldırılmasını (İİK. 78) talep edemeyeceği- Aktif husumetin dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar mevcut olması gerektiği- Taşınmazın kayden maliki olan şikayetçi-üçüncü kişinin İİK. 106, 110 gereğince şikayette bulunmakta aktif husumeti bulunsa da, şikayet tarihi itibariyle bulunan aktif husumetin, şikayetçinin kayden maliki olduğu taşınmazın ihalede davalı alacaklıya satılması ve ihalenin kesinleşerek  tescil yazısının yazılması ile sona erdiği-
Takibin yenilenmesi istemini reddeden müdürlük işlemini şikayet üzerine verilen kararın niteliği ve takipteki alacak miktarı (43.850,00 USD) dikkate alındığında kararın kesin nitelikte olmadığı- Tatbik edilen ihtiyati hacizler ödeme emrinin tebliği ve ödeme süresinin geçmesi ile kesin hacze dönüştüğünden, haciz isteme hakkının düşmeyeceği ve bu durumda, haciz talep edilmediğinden bahisle "dosyanın işlemden kaldırılmasına" karar verilemeyeceği- İcra müdürlüğünün "takibin yenilenmesi" isteminin aciz vesikası verilmesinden itibaren bir yıl içinde talepte bulunulmadığı gerekçesi ile reddine yönelik işleminin İİK. m. 78 hükmüne aykırı olduğu-