Davacı-alacaklı banka ile borçlu arasında birden fazla kredi sözleşmesi düzenlenmiş olması halinde, borcun doğum tarihinin belirlenmesi bakımından, taraflar arasındaki ilk kredi ilişkisinin ne zaman başladığının davacı bankadan sorulması gerekeceği- Bknz. aynı doğrultuda: HGK. 09.11.2021 T. E: 2018/(17)8-85, K: 1372
Davada taraf sıfatı bulunmayan ve aleyhine hüküm de tesis edilmeyen ihbar olunanın, hükmü temyiz etme yetkisinin de bulunmadığı-
Davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği; bu yasal nedenle iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Tarihsiz bir cironun, protestonun düzenlenmesi için ön görülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılacağı-
Dava konusu aracın birkaç defa el değiştirmiş olması halinde, mahkemece, aracı satın alan kişileri davacının davaya dahil edip etmeyeceği yada İİK.'nin 283/2 maddesine göre bedele dönüştürüp dönüştürmediği sorularak, davaya dahilleri istenildiğinde, taraf teşkilini tamamlamak aksi durumda ise bedele dönüşme halinde davalıların İİK.'nin 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptalini gerektirecek yakınlık, tanışıklık borçlunun mali durumunu bilme gibi unsurların varlığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava dayanağı takip dosyalarında İİK.'nin 105. maddesinde belirtildiği şekilde borçlunun adresinde yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi İİK.'nin 143. maddesinde belirtilen aciz belgesi de sunulmadığından, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği, ayrıca; davalı borçlu şirket adına kayıtlı ...’de 2 adet, ...’da 10 adet taşınmaz olduğu, bu taşınmazlar üzerine davacı tarafından haciz konulduğu anlaşılmış olup; bu taşınmazların kıymet takdiri yapılarak üzerlerindeki ipotek ve hacizlerin devam edip etmediği, satışların yapılıp yapılmadığı, taşınmazların değerine ve üzerinde devam eden ipotek ve hacizlerin miktarlarına göre, davacı alacaklının alacağını karşılamaya yeterli olup olmadığı belirlenmeden aciz halinin varlığının kabulünün de yerinde olmadığı
Satış bedelini tahsil eden davalının konutları teslim etmemesi- Davalının üzerindeki tüm malvarlığını diğer davalılara yok pahasına satış bedelleri ile devretmesi- Davalı şirket yetkililerinin organik bağ içinde olması- Her iki şirketin de aynı kişi tarafından yönetilmesi- 
Tasarrufun iptali davasına konu olan taşınmazın, borçlunun önceki borcundan dolayı satılmış olması ve satış bedelinden borçluya hiç para kalmamışsa, tasarrufun iptali davasında "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" eğer borçluya para artmışsa "bu paranın davacıya ödenmesine" karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptaline ilişkin davada borçlunun haciz mahallinde hazır bulunduğu, hacze kabil malının bulunmadığının belirtildiği, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiğine dair tebligat mazbatasının dosya içerisinde olmadığı, takibin de iş bu dosya yönünden kesinleşmediği-
Üçüncü kişinin taşınmazı satın aldığı 07/02/2005 tarihi itibari ile kamu borcunun, gecikme zammı ve ferileri ile birlikte ne kadar olduğunun ilgili birimden sorularak, tespit edildikten sonra bu bedeli ve taşınmazın ihaledeki satış bedeli 28.000,00 TL'yi aşmayacak şekilde davalı üçüncü kişinin tazminatla sorumluluğuna karar verilmesinin gerekeceği-