Borçlunun, 202.000,00 TL rayiç değerli taşınmazını, eski eşine -'anlaşmalı boşanma' sonucunda- 1 TL bedelle satmasının, iptale tabi olduğu-
Davanın niteliği itibarıyla TBK.'nin 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu açık olup, mahkemenin bu açıklığa rağmen İİK.'nin 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelemesinin isabetli olmadığı- İİK. 283/1, 2 maddesi kıyasen uygulanarak 'iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi' yönünden hüküm kurulması gerektiği, ancak bu tür davaların görülebilmesi için de diğer dava koşularının yanında davacıların borçlulardan alacaklı olmaları yani hukuki yararlarının olması gerektiği-
Mahkemece dava konusu gayrımenkulün gerçek değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında misli fark olduğu belirtilmişse de; dava konusu bu gayrımenkul ile ilgili ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/19 sayılı dosya ile görülen tasarrufun iptali dava dosyasında dava konusu bu gayrımenkulün tasarruf tarihindeki kıymetinin 441.822,00 TL olduğu, belirlenmiş olduğundan, bahsi geçen dosyadaki bilirkişi raporu ile bu dosyadan aldırılan bilirkişi raporu arasında çelişki olduğu ortada olduğundan, bu durumda; bu dosya, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/19 sayılı dosyasındaki tüm bilirkişi raporları da dosya arasına alınarak, gayrımenkul değerleme uzmanı, mülk bilirkişisinden oluşan yeni bir heyetten alınacak rapor ile tüm raporların karşılaştırılarak incelenmesi, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla mahallinde emlakçı ve gayrımenkul değerlendirme uzmanı bilirkişinin katılımı ile keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptaline ilişkin ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin alacak kalemlerinin daha önce başlatılan ... 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/39841 E. ve ... 14. İcra Müdürlüğü’nün 2017/785 E. sayılı takip dosyaları üzerinden tahsili mümkün iken ayrı bir takibe konu edilmesi usul ekonomisine aykırı olup şikayet konusu takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin de yerleşmiş ve süreklilik kazanmış görüşüne göre kaldırılmış bir haczin ihyası mümkün olmayıp 24/09/2010 tarihinde konulan haczin 19/08/1999 tarihli haczin devamı olmayıp yeni bir haciz olduğu, bu süreçte yani taşınmaz üzerinde haciz şerhi olmadığı dönemde 4 no'lu bağımsız bölümün 20/09/2010 tarihinde davalı dördüncü kişiye satıldığı, 5 no'lu bağımsız bölüm üzerinde yine aynı tarihte diğer davalı dördüncü kişi lehine 40.000,00 TL ipotek tesis edildiği davalı dördüncü kişilerin doğrudan borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler değil, tasarrufun iptali istenen taşınmazı üçüncü kişi davalılar ile işlem yapan dördüncü kişiler olduğundan, bu davalılar hakkındaki davanın kabul edilebilmesi, dolayısıyla onun yaptığı tasarrufun iptali ancak kötü niyetli olduğunun kanıtlanması durumunda mümkün bulunacağı-
Mahkemece dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya icra müdürlüğü dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken, icra dosyası belirtilmeksizin sadece “tasarrufun iptali ile davacıya cebri icra yapabilme yetkisi tanınmasına" şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Asıl borçlunun taşınmazlarını eşi ve çocuklarına muvazaalı olarak devretmesi üzerine açılan tasarrufun iptali davasının kabulü üzerine, bu kararın infazı için iptal edilen intifa hakkını kiralamak sureti ile kullanmakta olan davalı kiracı şirket nezdindeki alacaklara haciz konulduğunu ve dosyaya yapılan ödeme ile aylık kiranın gerçek rayiç kira bedelini yansıtmadığı, İİK. 120/2 maddesi gereği kira tespit davaları açabilmeleri için kendilerine icra dosyası ile verilen yetki üzerine taşınmaza ait aylık kira bedelinin ....TL olarak tespitine karar verilmesi istemi- Kira bedelinin tespiti davası-
Davalı borçludan dava konusu taşınmazları satın almış olan üçüncü kişinin bu taşınmazları elden çıkarmış olması halinde, davanın bedele (tazminata) dönüşmüş olacağı-
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda..
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davalı üçüncü kişinin, davalı borçlunun halası olması sebebi ile davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun da anlaşılmasına ve bu durumun aksinin de ispat edilememiş olmasına göre, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İİK.’nin 283/II maddesine göre de iptal davası, dava konusu mal ve hak, lehine tasarruf yapılmış olan üçüncü kişinin elinde ise iptal davasının konusu o mal veya hak üzerinde cebri icraya devam edilmesi, lehine tasarruf yapılan kişi o mal veya hakkı elinden çıkarmış ise o zaman davanın konusu üçüncü kişinin o mal veya hakkın değeri oranında tazminata mahkum edilmesi gerekeceği-