İflasın ertelenmesi kapsamında verilen tedbir kararı, bu kararda ihtiyati haciz talebinde bulunulamayacağının açıkça öngörülmemiş olması halinde, ihtiyati haciz kararının verilmesine engel teşkil etmeyeceği, ancak tendir süresince İİK. 261/1’deki ihtiyati haciz kararının infazını isteme süresine ilişkin 10 günlük sürenin bu durumda işlemeyip duracağı (Not: İhtiyati haciz ile icra takip işlemi ayrı hukuki düzenlemeler olduğundan iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararında açıkça ‘borçlu hakkında ihtiyati haciz yoluyla takip yapılamayacağı’ öngörülmüş olmadıkça, borçlu hakkında mahkemeden ihtiyati haciz kararı alınabileceği gibi, bu kararın İİK. mad. 261/1’deki 10 günlük süre içinde infazının da istenebileceği, fakat İİK. mad 264/I uyarınca 7 günlük süre içinde takip talebinde bulunulamayacağı, eğer iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararında açıkça ‘borçlu hakkında ihtiyati haciz yoluyla takip yapılamayacağı’ öngörülmüşse, o zaman ne borçlu hakkında ihtiyatı haciz kararı alınması ne de bunun infazının söz konusu olmaması gerecektir. Bu nedenle, bu içtihat -kanımızca- isabetli sayılamaz.)
Mahkemece borçlulardan birisine kat ihtarının tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihtiyati haciz istemi reddedilmişse de taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde hesabın kat'ı ile birlikte alacağın muaccel olacağı düzelenmiş olup, ayrıca ihtar tebliği aranmamış olduğundan ve davaya konu alacak iki ayrı sözleşmeden kaynaklanmakta olup bu sözleşmelerin birinde yazılı olan adrese temerrüt ihtarı gönderilmiş fakat borçlunun adresten ayrılmış olması sebebiyle bila tebliğ iade edilmiş olduğundan sözleşmenin bu hükmünün İİK. mad. 257/1 kapsamında tartışılarak oluşulacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği-
Davacı-avukatın iddia ettiği vekalet ücreti alacağının varlığı ve miktarı ancak yargılama sonunda belirlenebileceğinden, vadesi gelmiş bir borçtan söz edilemeyeceği, ihtiyatı haciz kararı verilebilmesi için gerekli yasal şartların oluştuğu da ispat edilmediğinden ve itiharla ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceğinden, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararlarının -Anayasa, HMK. ve İİK. hükümlerine uygun olarak- gerekçeli ve denetime elverişli şekilde verilmesi gerektiği-
‘Faktoring şirketlerinin kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamayacakları veya tahsilini üstlenemeyecekleri’ (Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik mad. 22/2) düzenlenmiş olduğundan, ihtiyati haciz isteyen faktoring şirketinin, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilen bir alacağı devralmasına rağmen, bu alacağı tahsil edemediği konusunda mahkemede kanaat uyandıracak delilleri ibraz etmesi gerektiği-
Genel kredi sözleşmesinde ‘bankanın da sorumlu olduğu tutarların müşteri tarafından depo edilmesini talep etmeye her zaman ve herhangi bir neden göstermeksizin yetkili olduğu’ düzenlendiğinden bankaya ibraz olunmayan çek yapraklar için bankanın garanti ettiği yasal tutar yönünden de ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiği-
Asıl alacağın borçlusu tarafından alacağı temin etmek üzere rehin verilmiş olması halinde, bu alacağa ilişkin olarak rehne başvurulmadan, ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığı, ancak, TBK'nun 586. (BK'nun 487.) maddesi uyarınca, müşterek borçlu müteselsil kefiller yönünden kefil oldukları miktar için ayrıca kefaletin rehinle teminatı söz konusu değilse bu kişiler hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olduğu, aleyhine ihtiyati haciz istenen müteselsil kefillerin yüklendikleri edime ilişkin olarak herhangi bir rehin bulunup bulunmadığı mahkemece araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz isteminde bulunan tarafından dosyaya eklenen genel kredi sözleşmesi, hesabın kat'ına ilişkin ihtarname ve hesap özetinin ihtiyati haciz istemi için yeterli delil olduğu-
Mahkemece, davacı tarafça muhtemel alacaklarının güvence altına alınması amacıyla davalı kooperatif adına kayıtlı bulunan taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasının talep edildiği, davacının alacağının müeccel bir alacak olduğu, başka bir deyişle, henüz hüküm altına alınmamış ve vadesinin gelmemiş olduğu, bu sebeple müeccel alacaklarda ihtiyati haciz isteyebilmek için İcra İflas Kanunu'nda bazı şartlara yer verildiği, ihtiyati haciz talep eden tarafın alacağını vadesinde alabilmesinin ciddi bir şekilde tehlikeye düştüğü veya düşmekte olduğuna delalet edecek hallerin varlığının şart olduğu, bu hallerin İcra İflas Kanunu'nun 257. maddesinde belirtildiği, ihtiyati haciz talep eden tarafça bu hallerin varlığının ispat edilmediği, alacaklının alacağı ve özellikle müeccel alacaklarda ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek deliller gösterilmesi gerektiği, ihtiyati haciz talep eden tarafça bu yönde bir delil gösterilmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Uyuşmazlığın ihtiyati haciz istemine ilişkin olduğu - Mahkemece davacının yetkili hamil olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin kısmen reddine karar verildiği, oysa, lehine ciro yapılan kimsenin ciroda gösterilmesine lüzum olmadığı gibi, bir poliçeyi elinde bulunduran kimsenin, son ciro beyaz ciro olsa dahi, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılacağı - Bu durum karşısında, mahkemece, ihtiyati haciz talebinin yukarıda açıklandığı şekilde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-