Borçlunun kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesinde borçlunun eşinin imzasının olduğu, bu durumda, kefalet akdinin yasaya uygun düzenlendiğinin kabulü gerekeceği-
6102 Sayılı TTK'nın 778. maddesi delaletiyle 725/1. maddesindeki hamilin müracaat hakkının şümulü nazara alınıp, bonoya dayanarak ihtiyati haciz isteyenin faiz ve komisyon ücretiyle ilgili talebinin kabulü gerekeceği-
6102 sayılı TTK'nın 1320. hükmü uyarınca navlun sözleşmesinden doğan talep haklarının gemi alacaklısı hakkı ile temin edilmediği, ‘clean on board’ kaydının özellikle akreditif işlemlerinde konşimentonun kabul edilebilmesi için konulan bir zorunlu unsur olduğu ancak bu kaydın dökme yükün miktarı açısından bir ispat fonksiyonuna sahip olmadığı, zira yükün dış görünüş itibariyle iyi halde olduğunu gösteren bir kayıt mahiyetinde bulunduğu gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği-
Tasarrufun iptali davası içinde tasarrufa konu taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati haczin İİK.’nun 257. maddesinde düzenlenen hacizden farklı olduğu, ihtiyati haczin, tasarrufun iptali kararı ile kesin hacze dönüşeceği- Şikayet olunan banka alacağının doğumunun ve takip tarihinin şikayet eden bankadan önce olduğu, şikayet olunan banka lehine 31.08. 2010 tarihinde ihtiyati haciz uygulandığı, tasarrufun iptaline ilişkin kararın ise 02.11.2011 tarihinde verildiği ve bu tarihte kesinleştiği, şikayetçi bankanın ihtiyati haczinin ise 01.12.2011 tarihli, tasarrufun iptaline dair karar ile kesinleşmesinin 08.05.2012 tarihli olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece, davacının ihtiyati haciz istemi ile ilgili olarak İİK'nin 257. vd. maddelerinde yazılı koşulların oluşup oluşmadığı tartışılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davacının bu yöndeki talebi ihtiyati tedbir kararının reddine ilişkin ara kararına itiraz olarak değerlendirilip yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Faturaya dayalı alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, istemcinin vadesi gelmiş bir alacağı bulunduğunun anlaşılmadığı, İİK'nın 257/2. maddesindeki koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle istemin reddine karar vermek gerekeceği-
İİK. mad. 258/I uyarınca, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması”nın yeterli olduğu- Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğunun İİK. mad. 264 çerçevesinde yapılacak incelemede ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında değerlendirilebileceği- Kural olarak her borcun doğduğu anda muaccel olduğu- Banka tarafından hesabın kat’ına dair ihtarnameler keşide edilerek borçlunun sözleşmede belirtilen iş adresine gönderilmiş ve ancak borçluya tebliğ edilememişse de, alacağın muaccel hale gelebilmesi için hesabın kat edilmesi yeterli olup, ayrıca ihtarın tebliğine gerek olmadığı-
Davacı avukatın iddia ettiği alacağın varlığı ve miktarı ancak yargılama sonunda belirlenebilecek durumda olup, vadesi gelmiş borçtan söz edilemeyeceği- İhtiyatı haciz kararı verilebilmesi için gerekli yasal şartların oluştuğu da ispat edilmemiş olduğundan, ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibine devredilen bağımsız bölümlerin KDV'ye tabi olmadığı, açılan davada ticaret mahkemelerinin görevsiz olduğu-
TTK’nın 1355. maddesi yabancı bayraklı gemilerde ihtiyati haciz kararı sadece geminin demir attığı şamandıraya ve tonoza bağlandığı, yanaştığı ya da kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından verileceği, ihtiyati haciz talep edilen geminin yabancı bayraklı olup, Montrö sözleşmesi gereğince transit, zararsız geçiş yapan bir gemi olduğu-