Somut olayda "alacağın rehinle temin edildiği" gerekçesiyle itirazda bulunulmuş ise de, ihtiyati haciz kararına esas dosyada borçluların, genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ve kefilleri olduğu, kefiller hakkında alınan ihtiyati haciz kararından sonra "tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla" ilamsız takibe geçildiği, bu durumda asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçilmesinin, kefiller hakkında aynı miktarla ilgili olarak "tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla" ilamsız takibe geçilmesine engel olmayacağı, verilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 257/1 maddesine uygun olduğu-
5230 sayılı Yasa'nın 11. maddesine göre yeniden yapılandırma sürecinde ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmayacağı-
Talep tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 586/1. maddesi uyarınca müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçluya çekilen ihtarın sonuçsuz kalması ve borçlunun ifada gecikmesinin gerektiği, somut olayda ise alacaklı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu şirkete hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmeden "müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlular hakkında" ihtiyati haciz isteminde bulunulamayacağı-
İhtiyati haciz taleplerinde tam bir ispatın aranmasının gerekmediği, yaklaşık ispatın yeterli olduğu da dikkate alındığında, hesap kat ihtarında belirtilen ve ödenmediği ileri sürülen alacak tutarı için alacaklı bankanın ihtiyati haciz talebinde bulunmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-Mahkemece taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 10. maddesi uyarınca hesap kat ihtarının borçlulara tebliği ile alacağın muaccel hale geleceği göz önünde bulundurularak "ihtiyati haciz talebinin kabulüne" karar verilmesi gerekeceği-
Hukukumuzda kefalet sorumluluğunun ancak dava yoluyla ileri sürülebileceğine dair bir ilke veya kural bulunmadığından, şartları gerçekleştiği takdirde kefil hakkında da ihtiyati haciz kararı verilebileceği-
İhtiyati haciz talebinde, alacaklının alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin bir şekilde ispat etmesinin aranmayacağı-
İhtiyati hacze konu kredi borcuna ilişkin olarak kat ihtarı tebliğ edildiği ve borcun muaccel hale gelmiş olduğu anlaşılmakla, "talebin reddine" karar verilmesinin doğru olmadığı-
Aleyhine ihtiyati haciz istenenlerin hem şahsi olarak müteselsil kefaletleri hem de ortağı oldukları kollektif şirketin borcu nedeniyle sorumluluklarının mevcut olduğu- Şahısların şahsi kefalet limiti kadar sorumlulukları karşılandığında, bu kez ortağı oldukları kolektif şirketin borcu nedeniyle sorumlulukları ortaya çıkacağından, bu husus nazara alınmadan, hem "müteselsil kefil" hem "asıl borçlu şirketin ortağı" olan borçlular yönünden, "daha önce ihtiyati haciz kararı verildiğinden bahisle" istemin reddinin doğru olmadığı-
Somut olayda, kefilin kendi borcundan dolayı verilmiş bir ipotek bulunmadığından, mahkemece, "borçlu kefilin kefaletten kaynaklanan borcunun rehinle temin edilmediği" gözetilerek, hukuki durumu yeniden ele alınıp, neticesine göre bir karar vermek gerekeceği-
"BK'nın 584. maddesi gereğince, müşterek müteselsil kefillere başvurmak için asıl borçluya ihtarname gönderilmesi gerektiği, banka tarafından asıl borçlu TMK şirketine çıkarılan ihtarnamenin şirket tarafından bankaya bildirilen ve ticaret siciline kayıtlı adrese gönderilmediği, ihtarnamenin gönderildiği adresin şirketle ilgilisinin kurulamadığı, bu nedenle ihtarın usule uygun olmadığı, usulsüz ihtar nedeniyle kefillere başvurulamayacağı ve bu nedenle İİK'nin 257/1. maddesinde şartların gerçekleşmediği" gerekçesi ile "ihtiyati haciz kararının itiraz edenler lehine kaldırılmasına karar verilmesi" gerektiği- İİK m.257