Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceği- İhtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklatıldıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz talebi henüz mahkeme kararı kesinleşmeden önce yapılmış olup, temyiz öncesi kararda 12.700,00 TL olarak hükmedilen vekalet ücreti, Yargıtay kararında 5.700,00 TL olarak düzeltilerek karar düzeltme aşamasından da geçmek suretiyle hüküm kesinleşmiş olduğundan, itirazı inceleyen mahkemece, "12.700,00 TL" vekalet ücreti yerine "5.700,00 TL" kabul edilerek, ilk karar düzeltilmek suretiyle 14.361,70 TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati hacizlerden birinin, ilk kesinleşen ihtiyati hacze iştirakinin İİK. mad. 268 ve 100 uyarınca belirleneceği, ihtiyati hacizlerin tasarrufun iptali davasının karara bağlandığı tarihte kesinleşeceği ve bu tarihe göre, sıra cetvelinde yer alacağı ayrıca İİK'nun 268. maddesi şartlarında, önceki hacizlere iştirak edecekleri- Şikayet olunan tarafın tasarrufun iptali davasında ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ettiği, mahkemece de talebin kabul edilerek taşınmaza "ihtiyati tedbir" şerhi konulmuş olduğu, usulüne uygun bir "ihtiyati haciz" bulunmadığı anlaşıldığından, sıra cetveline yönelik uyuşmazlığın bu hususlar gözetilerek çözümlenmesi gerekeceği-
Bankanın, lehine ipotek tesis edilen asıl borçlu şirket aleyhine ihtiyati haciz talep etmediği, itiraz edenlerin asıl borçlu şirket lehine ipotek verdikleri, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldıktan sonra alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasındaki sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalayan itiraz edenlerin tümü hakkında tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla takibe geçilebileceği ve ihtiyati haciz talep edilebileceği, İİK’nun 257. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
TTK'nın 1355. maddesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere uğraksız geçiş yapan gemiler hakkında herhangi bir mahkeme yargı yetkisini haiz olmadığı için, ihtiyati haciz kararı da verilemeyeceği, uğraksız geçiş yapan gemilerin zorunlu gereksinimlerini karşılamak üzere 48 saat kalabileceklerinin düzenlendiği, uğraksız geçiş yapan ihtiyati haciz talebine konu gemi için  talep tarihi itibariyle 48 saatlik sürenin dolmadığı, uğraksız geçiş statüsünün bozulmadığı gerekçesiyle "ihtiyati haciz talebinin yetkisizlik nedeniyle reddine" dair verilen karada isabetsizlik bulunmadığı-
İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, İİK'nun 281.maddesi ne göre, iptal davalarının basit yargılama usulü ile görülüp hükme bağlanacağı ve bu davalara mütaallik itilafları hal ve şartları göz önünde tutularak serbestçe takdir ve halledileceği- Hâkim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği, teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunacağı, davanın elden çıkarılan mallar yerine kaim olan kıymete taalluk etmesi halinde teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği-
İhtiyati haciz talebine konu edilen üç senetten iki tanesinin vadesi henüz gelmemiş olup, İİK 257/ II. maddesinde vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilme koşullarının düzenlendiği, somut olay bakımından bu koşulların oluşup oluşmadığı değerlendirilmeksizin ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddinin doğru görülmediği-
Kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar bakımından, teslime bağlı rehin yanında, zilyetliğin alacaklıya devrine gerek olmaksızın, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile kaydedilmek suretiyle taşınır mal üzerinde rehin kurulabileceği ve böyle bir rehin teslime bağlı taşınır rehni olmadığından, TBK’nın 586’ncı maddesinin 2’nci fıkrasının 1’inci cümlesine göre müteselsil kefilin takibine engel teşkil etmeyeceği-
İhtiyati haciz isteyen alacaklı, sözleşmede kefil olarak imzası bulunan karşı taraf/borçlu yönünden ihtiyati haciz isteminde bulunduğu,  mahkemece "alacağın taşıt rehin sözleşmesiyle temin edilmiş olduğu" gerekçesiyle "istemin reddine" karar verildiği, dosya içerisinde bulunan, anılan sözleşmeden rehnin, dava dışı asıl borçlunun borcuna ilişkin olduğu, kefilin borcunu kapsamadığının anlaşıldığı  bu itibarla mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile "istemin reddine" karar verilmesinin doğru olmadığı-
İhtiyati haciz talebinin sözleşmenin tarafı olmayan şirket yönünden borçlunun imzasının yer almaması, sadece tek yanlı düzenlenen faturalara dayanmış olması nedeniyle salt bu faturalara göre alacağın varlığından söz edilemeyeceğinden dolayı, İİK 257/1.maddesindeki şartların gerçekleşmediği-