İcra takibi alacaklısının senet alacaklısı olup bu kişinin senetteki imzanın borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu- Bonodaki imzanın borçluya ait olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının (lehdarın) imza itirazı kabul edilenlere karşı ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesi ve imzaya itiraz edenler lehine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
İmzaya itiraz süresinin ödeme emri tebliği ile başlayacağı, itiraz süresinin başlamasında tebliğden önce verilen dilekçe tarihinin esas alınamayacağı- Borcun kabulünün, imza itirazında bulunulmasına ve dolayısıyla imza incelemesi yapılmasına engel olmadığı- Bonodaki imzanın borçluya ait olduğunu alacaklının ispat etmesi gerektiğinden, bilirkişi raporlarındaki belirsizliğin borçlu lehine yorumlanacağı-
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK'nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulabileceği- Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası, Cumhuriyet Savcılığı'na aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan davada kendiliğinden icra takibini durdurmayıp bekletici mesele yapılamayacağı- HMK'nun 209. maddesi uyarınca icra takbinden sonra açılan menfi tespit davası bakımından takibin durdurulması mümkün olmadığı gibi, somut uyuşmazlık bakımından tedbir hükümleri İİK'da düzenlendiğinden HMK'nun 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunmadığı-
Tebligat Kanunu hükümleri nazara alındığında, vekile tebliğin zorunlu olması karşısında, verilen yetkisizlik kararının alacaklı asile tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmakla, bu tebliğ işlemi haliyle yok hükmünde sayılacağından, öngörülen iki haftalık yasal sürenin geçmiş olmasından da söz edilmeyeceği, alacaklı vekilinin, dosyanın yetkili İcra müdürlüğüne gönderilmesi talebinin süresinde olduğunun kabulü ile davanın esasının incelenmesi yerine takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı olan bonoda alacaklı lehtar olup; borçlunun ise keşideci olduğu görülmekle, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci doğrudan ilişki içinde olduğundan; lehtarın, keşidecinin imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu; bonodaki imzanın, borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu olacağı-
Tedbir kararı verilmeden yetkiye ve imzaya itiraz edilmiş olması zamanaşımını kesmeyeceği gibi, itirazın satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağı (İİK. 170/1)- İbraz süresi 03/02/2012 tarihinden önce dolan çeklerin altı aylık zamanaşımı süresine tâbi olduğu- Alacaklının taşınmaz haczi talebi ile menkul haczi talebine kadar zamanaşımını kesen yada durduran hiçbir işlem bulunmadığı görüldüğünden zamanaşımının gerçekleştiği- Borçlunun zamanaşımı şikayetinin kabulü ile, şikayetçi borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği (İİK. 71/son, 33/a)- "Aciz vesikasının düzenlediği tarihe kadar altı aylık zamanaşımı süresinin dolmadığı ve aciz vesikasının düzenlediği tarihten itibaren de 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı" gerekçesiyle "şikayetine reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
İmzaya itiraz kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğundan, mahkemece İİK'nun 68/a maddesi 4. fıkrasına göre yapılacak bir imza incelemesi neticesinde tarafların tazminatla sorumlu tutulacakları-
Davacıların şikayeti üzerine davalılar hakkında Ağır Ceza Mahkemesine açılan davada, davalıların davaya konu edilen senedin düzenlenmesi olayıyla ilgili "hizmet nedeniyle emniyeti suistimal" suçundan mahkum oldukları ve mahkumiyet kararının kesinleştiği- İlk Derece Mahkemesinin bu durumu değerlendirerek icra takibinin HMK'nın 209. maddesi uyarınca teminatsız durdurulmasına karar vermesi gerekirken, takibin durdurulması talebini reddetmesinin yerinde olmadığı-
Zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağı-
Bononun keşide tarihi olan itibarıyla şirket yetkilisinin yönetim kurulu kararıyla ........ olarak belirlendiği, bu kararın Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlandığı, imzaya itiraza ilişkin dilekçede; borçlu şirketin senedi imzalayının adı geçen kişi olduğunu beyan ettiği, adı geçen kişinin şirket yetkilisi olduğuna ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi' nde ilanının iyi niyetli 3. kişiler açısından bildirim mahiyetinde olduğu, bu yönüyle keşide tarihi itibarıyla aynı kişinin şirket yetkilisi olduğu, imzanın da borçlu şirket tarafından söz konusu kişiye ait olduğu kabul edilmekle, imzaya itirazın reddine karar vermek gerekeceği-