Bononun, kambiyo senedi vasfını taşıyabilmesi için tanzim yeri unsurunu ihtiva etmesi gerektiği, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı, bu nedenle somut uyuşmazlıkta takibe konu edilen senetlerin kambiyo vasfı taşımadığı- İcra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tabi ise, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde de aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı, takibe konu senetlerin kambiyo vasfı taşımadığından dolayı adi havale hükmünde olup, mücerret borç ikrarı taşımayan bu belgelerin tanzim tarihleri itibariyle 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu-
Çeklerdeki imzanın borçlu lehtarın eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan çekleri alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiğinden alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı tespit edildiği takdirde, HM. mad. 353/1-b-2 gereğince, istinaf isteminin kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği- Bu usule uyulmadan ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesince verilen “takibin iptaline” dair kelimelerin hüküm metninden çıkarılması ve yine tazminata ilişkin kısmın da hüküm bölümünden çıkarılarak, yerine tazminat talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi hüküm fıkrasına ekleme yapılması şeklinde verilen kararın bozulması gerektiği-
Alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- HMK.nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve dava prosedüründe tatbiki mümkün olan ıslah müessesesinin imzaya itiraz hakkında uygulanma olanağı bulunmadığı halde borçluların dilekçeleri ile taleplerini takibin iptaline şeklinde ıslah ettikleri gerekçesi ile İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın  ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiğine göre, bu karara uygun şekilde işlem yapılması gerekirken, bir taraftan işin esasına da girilip şikayetçi borçlunun istinaf isteminin esastan reddedilerek çelişkili şekilde hüküm kurulması mümkün olmadığı-
Mahkemece aldırılan ilk iki raporun çelişkili olduğu, son iki raporda ise kesin karar bildirilmediğinden, uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınıp, yorumlanarak imzaya itirazın reddi yönünde hüküm tesis edilmesinin ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
Eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilerek ispat yükünü ters çevirecek şekilde, masraf yatırmak üzere borçluya süre verilmesi  doğru  olmamakla birlikte, celsede alacaklının rapora karşı beyanında yeniden rapor alınmasına gerek olmadığını belirterek rapor alınması talebinin reddine karar verilmesini talep ettiği, bu durumda artık alacaklıya yeniden bilirkişi raporu alınmak üzere masraf yatırması için süre verilemeyeceği, dolayısıyla mevcut raporla yetinilmesi gerektiği, mevcut rapora göre de alacaklı iddiasını ispat edemediğinden raporun borçlu lehine değerlendirilerek imzaya itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Ülkemiz koşullarında mürekkep yaş tespitinin, mevcut durumda mümkün olmadığının Yargıtay içtihatları ile sabit olduğu-
Ciro yoluyla senet alacaklısı olan cirantanın senet borçlusuyla doğrudan ilişkisinin bulunmadığı, bu nedenle senetteki imzanın borçluya ait olup olmadığını bilemeyeceği dikkate alınmadan imza itirazından dolayı senet alacaklısı ciranta hakkında tazminat ve para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-