İmzaya itiraz kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğundan, mahkemece İİK'nun 68/a maddesi 4. fıkrasına göre yapılacak bir imza incelemesi neticesinde tarafların tazminatla sorumlu tutulacakları-
Davacıların şikayeti üzerine davalılar hakkında Ağır Ceza Mahkemesine açılan davada, davalıların davaya konu edilen senedin düzenlenmesi olayıyla ilgili "hizmet nedeniyle emniyeti suistimal" suçundan mahkum oldukları ve mahkumiyet kararının kesinleştiği- İlk Derece Mahkemesinin bu durumu değerlendirerek icra takibinin HMK'nın 209. maddesi uyarınca teminatsız durdurulmasına karar vermesi gerekirken, takibin durdurulması talebini reddetmesinin yerinde olmadığı-
Zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağı-
Bononun keşide tarihi olan itibarıyla şirket yetkilisinin yönetim kurulu kararıyla ........ olarak belirlendiği, bu kararın Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlandığı, imzaya itiraza ilişkin dilekçede; borçlu şirketin senedi imzalayının adı geçen kişi olduğunu beyan ettiği, adı geçen kişinin şirket yetkilisi olduğuna ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi' nde ilanının iyi niyetli 3. kişiler açısından bildirim mahiyetinde olduğu, bu yönüyle keşide tarihi itibarıyla aynı kişinin şirket yetkilisi olduğu, imzanın da borçlu şirket tarafından söz konusu kişiye ait olduğu kabul edilmekle, imzaya itirazın reddine karar vermek gerekeceği-
Takip konusu çek, itiraz eden borçlu şirketin temlik cirosu ile alacaklı bankaya geçmiş olup, ciro imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu bilebilecek durumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğü bulunan alacaklı bankanın, çeki teslim alırken imzanın huzurunda atılmasını sağlamadığından, borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında ağır kusurlu olduğunun kabulü ile tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerektiği- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında alacaklının kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun tespitinde, icra mahkemesince alacaklının, taraflar arasındaki temel borç ilişkisine göre alacaklı olup olmadığının incelenemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiğine göre, yeniden bir bütün olarak esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümünün bir kısmının (imzaya itirazın kabulü ile borçlu aleyhine takibin durdurulmasına) muhafaza edilip, diğer kısmı yönünden yeniden karar verilmesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takibe karşı, borçlunun imza itirazında bulunduğu, ATK Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi’nin incelenen raporunda senetteki imzanın M’ye ait olduğunun belirtilmesi nedeniyle, sanık M'nin resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı beraatine karar verildiği, dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince kesin olarak karara bağlanacağı, takibe dayanak bonodaki imzanın borçluya ait olduğu, imza itirazının reddi gerektiği-
İmza incelemesi yapılan belge bono olduğu, noter senetlerindeki imzayla bonoda borçlu şirketin temsilcisine atfen atılı bulunan imzanın aynı el ürünü olması senette bulunan imzanın şirket temsilcisine ait olması sonucunu doğurmayacağı, takibe konu bonoda borçlu şirkete atfen atılı bulunan imzaların borçlu şirket temsilcilerine ait olduğu bilirkişi raporları ile ispatlanamadığı-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu, bilirkişi raporları ile bonodaki imzanın borçluya ait olduğu hususu ispat yükü kendisinde olan alacaklı tarafından ispatlanamadığı gibi, alacaklı vekilinin de rapora karşı diyeceklerinin olmadığı, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Süresinde takibe itiraz edilmesinden sonra, gerek borçluların itirazlarından vazgeçmeleri ve gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut takip şekline göre icra dairesine başvurup takipten feragat etmesi, tazminat isteminin incelenmesini engellenemeyeceği; aksinin kabulü halinde itiraz üzerine haklı olmadığını anlayan tarafın, talebinden vazgeçmek suretiyle aleyhine tazminata hükmedilmesini engellemesi gibi kabulü mümkün olmayan bir durumu ortaya çıkaracağını-