Vergi kaydının batı sınırının mer’a okuduğu, mer’a sınırının, değişebilir nitelikte olup, zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığı, davacıların iddialarına dayanak yaptığı 186 tahrir numaralı vergi kaydı batı sınırında okuduğu mer’a itibariyle genişletilmeye elverişli ve değişebilir nitelikte olduğu cihetle kural olarak kapsamının miktarı ile geçerli olduğu-
Yıkılan ark yeri için taraflar mülkiyet iddiasında bulunmadıklarına, sadece davacı tarafından sudan yararlanma hakkı ileri sürüldüğüne ve bu arkın değirmenin çalışmasıyla birlikte kullanılması mümkün olduğuna, mevcut duruma göre suya ihtiyaç bulunmadığına göre bu tecavüz sebebiyle davacının hakkının ihlal edildiğinin ve zarar görmekte olduğunun söylenemeyeceği-
Davacının kayden iktisap ettiği mülkiyet hakkının, çapın kapsamı ile sınırlı olduğu, kural olarak kayden iktisap ettiği çapın tesbitine esas alınan bayiiye ait tapu kaydına dayanamayacağı, söz konusu alanın orman niteliğini kaybetmesinin bu yer üzerinde davacıya bir hak bahşetmeyeceği-
Kadastro tesbitinden önce Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan mülkiyet hakkına dayalı davalar görevsizlik kararı ile aktarıldığına göre konusu olan taşınmazlara yönelik tüm uyuşmazlıkların, davanın yanları ile de bağlı kalınmaksızın resen çözümlenmesinin ve taşınmazların gerçek hak sahipleri adına tapuya tesciline karar verilmesinin gerekeceği, bu davanın varlığının, konusunu oluşturan taşınmazlar hakkında düzenlenen kadastro tespitlerinin kesinleşmesini önleyeceği, dava dilekçesinde, davaya konu olan taşınmazın sınırları belirtilerek, 1.3.1948 tarihli 29 sayılı tapu kaydındaki sınırların bu şekilde düzeltilmesinin, yine bu sınırlara göre kapsam belirlenip tapu kaydının yüzölçümünün artırılmasının ve N.e Başlılar’ın tecavüz ettiği yerden men edilmesinin dava edildiği, kamu malı meranın sınırlandırılması ile yetinilmesi gerekirken davalı köy adına tapuya tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mirasbırakandan kalan iki dairenin kullanma şeklini aralarında anlaşma yaparak belirleyen iki mirasçıdan davacının, kullanma hakkı davalıya bırakılan dairenin kira gelirinden pay isteyemeyeceği-
Kural olarak “tescil” taleplerinin “iptal” isteğini de içerdiği, fakat “iptal” isteminin “tescil” isteğini kapsamadığı-
Davacının dayandığı parsel kaydının yapılan itiraz nedeniyle kesinleşmediği sabit olduğuna göre kesinleşmenin beklenmesi ve sonucuna göre elatmanın önlenmesi isteminin karara bağlanmasının gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın, Kadastro’ca 2613 sayılı Yasa’nın 22-H maddesi gereğince 1937 yılında Hazine adına tahdit ve 1940 yılında da tescil edildiği, tesbite esas alınan 2613 sayılı Yasa’nın 22/H maddesinde zilyetliğe dayalı olarak hak arama yönünden 10 yıllık bir sürenin öngörüldüğü, olayda uyuşmazlığın niteliği gereği, davacının davasına dayanak yaptığı Hazine’nin taraf olmadığı dava sonucu alınan tapuya değer verilemeyeceği-
Şuf’a davasının devamı sırasında, dava konusu yer 3. şahsa satıl-mışsa, davacının seçimlik hakkını kullanarak, davasını 3. şahsa karşı şuf’a davası, önceki davalılara karşı tazminat davası olarak sürdürebileceği (HUMK. 186) -
Davanın zilyetliğe dayalı el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin olduğu, çekişmeli yerin tapu kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, tapunun iptale kadar geçerli olduğu kuralının gözetilmesinin, kapsam dışında bulunduğunun anlaşılması durumunda ise zilyetlik konularının araştırılarak sonucuna göre değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesinin gerektiği-