Mahkemece, isabetle varılan sonuç çerçevesinde hüküm kısmına iptal edilen sıra cetvelinin ayırıcı özellikleri, düzenleyen icra müdürlüğü ve düzenleme tarihi ile belirtilmesi gerekirken, HMK.’ nun 297/2. maddesine aykırı olarak, infazı mümkün olmayacak şekilde ‘’davanın kabulüne‘’ ibaresiyle yetinilerek, hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Tarafların çağrılmalarına rağmen duruşmaya gelmemeleri halinde hâkimin uyuşmazlığın esasını inceleyip karar vermesi gerekirken, aksine gerekçelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Mahkemece, İİK.’ nun 100. maddesindeki şartlara göre ilk hacze iştirak mümkünse ancak o zaman İİK.’nun 206. maddesine göre önceliğinin belirleneceği, aksi takdirde haciz tarihine göre sıralama yapılacağı, bu çerçevede kamu alacağı için daha önce haciz konulmuş ise kamu alacağına iştirak edemeyecek olan işçi alacağının ancak haciz tarihine göre sıra alacağı, şikâyetçinin araçlar üzerindeki haczinin daha sonraki tarihli olduğu gerekçesiyle, şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
Genel mahkemede görülen davada sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi mümkün olmayıp, sadece sıra cetvelinde davalıya ayrılan satış bedelinin dava masrafları da dahil edilmek üzere davacıya ödenmesine, kalan paranın ise davalıya ödenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Gümrük vergileri eşyanın aynından doğan vergiler olup, malın iflas masasında bulunduğunun tespiti halinde, vergi alacağının ait olduğu malın bedelinden öncelikle ödenmesinin gerekeceği, mahkemece, bilirkişi heyeti oluşturularak iddia kapsamında fiilen ve kayden inceleme yaptırılarak, söz konusu malların masada bulunup bulunmadığının tespiti sağlanarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Her iki tarafın borçlularının malların haczinden sonra istihkak iddiasında bulunmamasının sıra cetveline itiraz prosedürü içinde satışa konu bu malların kime ait olduğunun çözümlenmesine engel olmayacağı, bu durumda mahkemece, satışı ve bedeli paylaşıma konu malların kime ait olduğunun istihkak kuralları ve 818 sayılı BK.’ nun 267. vd. madde hükümlerine göre çözümlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Mahkemece, şikâyetçinin borçlu aleyhine açtığı ve kabul edilen tasarrufun iptali davasının karar tarihinin şikâyet olunanın borçlusu aleyhine açtığı tasarrufun iptali davasından önce olduğu, bu durumda şikâyetçinin hacizlerinin daha önce kesinleşmekle, İİK.’ nun 100. maddesine göre şikâyetçinin sıra cetvelinde ilk sırada yer alması gerektiği gerekçesiyle, şikâyetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
Sıra cetveline konu makine üzerine aynı gün saat 16.00’da haciz uygulandığı olayda; İİK.’ nun 79/1. maddesi gereğince icra dairesinin talepten nihayet 3 gün içerisinde haciz yapılacağı, talep ve haczin aynı gün uygulandığı, dolayısıyla icra müdürlüğünün aynı gün haczi yapma olanağı bulunduğu bir aşamada dosya için başka bir icra müdürlüğü elamanını görevlendirmeye zorlanamayacağı, aynı gün uygulanan hacizlerde, diğerinden daha önce saat ve dakika olarak uygulandığı tespit edilen haczin ilk haciz sayılacağı ve bu durumda aynı memur tarafından aynı gün yapılan hacizler bakımından uygulanan kuralın burada uygulanamayacağı, dolayısıyla şikâyetçinin haciz tarih ve saati dikkate alındığında 1. sıra alacaklıları arasında değerlendirilmemesi ve 2. sıraya alınmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Sıra cetvelinde belirlenen miktarın aynına ilişkin bir itiraz söz konusu olmadığından mahkemece işin esasına girilip, bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleye dayalı yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasının gerekeceği-
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttüklerinin iddia edildiği- Nafaka ilamları tarafları bağlarsa da, İİK. mad 101 gereğince, bu hususta kötüniyetin korunmayacağı belirtildiğinden ve bu ilam üçüncü kişileri bağlamayacağından mahkemece, alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-