Sıra cetveline yönelik şikayetlerde sıra cetveline alacağın esas ve miktarına ilişkin yapılan itiraz davalarında olduğu üzere eda hükmü kurulmamasının gerekeceği-
H.n mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacağı teminat altına almak amacıyla düzenlenen ipoteğin uygulamada "limit ipoteği" olarak adlandırıldığı-
Şikayetçilerin talebi alacaklarının işçi alacağı niteliğinde olduğu ve Yasa'nın tanıdığı imtiyaz nedeniyle ilk sırada yer alması gerektiği noktasında olup, itirazın sıraya yönelik olduğu, bu istemin içeriğine göre alacağın niteliğinin belirlenmesi, esasa yönelik bir incelemeyi gerektirmeyeceğinden uyuşmazlığın çözüm yerinin icra mahkemesi olduğu-
Davalı Vergi Dairesi'nin limited şirketin ortak ve yöneticilerinin sorumluluğuna gidebilmesi için, borçlu şirket hakkında takip yapmasının, şirketin acz halinde olmasının, alacağın şirket malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesinin ve bundan sonra şirket ortak ve yöneticileri hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 54. maddesi uyarınca takip yapılarak, ortak ve yöneticilerin malvarlığına haciz uygulanmasının gerekeceği-
Her düzenlenen sıra cetveline İİK'nın 142. maddesi uyarınca cetvel suretinin tebliğinden itibaren alacaklıların müstakil ve yeni bir itiraz hakkının olduğu-
Muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı; muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu- Davalı alacağının, davacı alacağından önce doğduğu anlaşıldığından, sonraki tarihli alacağa muvazaa yaratılamayacağının kabulü gerekeceği-
İİK'nın 142. maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz davalarının kural olarak genel mahkemelerde görüleceği, anılan maddenin son fıkrasına göre itiraz yalnız sıraya yönelik ise görevin İcra Mahkemesinin olduğu, somut olayda, dava dilekçesinde alacağın miktarına da itiraz edilmiş olduğundan, bu hususun çözümünün genel mahkemeye ait olduğu-
Mahkemece satış tarihi itibariyle davacının dava konusu icra dosyasındaki haczinin ayakta olduğu, buna göre sıra cetveline muvazaa nedenine dayalı olarak itiraz etmekte hukuki yararının bulunduğunun anlaşıldığı, davanın sıraya ilişkin değil, alacağın esasına ilişkin bir neden olan muvazaa nedenine dayalı olduğu da gözetilerek, uyuşmazlığın esası incelenip, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddianın, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasında toplandığı, bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı, muvazaadan sözedilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiği, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olup, davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği hususları da gözönünde bulundurulup, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-