İpotekten sonra ilk gerçek kişi haczine SGK'nın 6183 Sayılı Kanun'nun 21/1 maddesi uyarınca iştirak ederek bunların alacakları ödendikten sonra artan para olması halinde haciz sırasına göre icra dosyasına giren paranın dağıtılacağı, Kanun'un bu amir hükmü gözetilmeden haciz sırasına bakılmaksızın tüm alacaklılar arasında garame yapılmasının doğru olmadığı-
Davalı alacağının muvazaalı olduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasında, davalı şirketin adına kayıtlı taşınmazın dava dışı borçlu şirketin kullandığı kredi nedeniyle borçlu lehine ipotek verildiğinin ve ipoteğin paraya çevrilmesini önlemek amacıyla davalıdan alınan borç karşılığının takibe konu bononun tanzim edilip davalıya verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda mahkemece, davalı haczinin gerçek bir alacağa dayandığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaa iddiasına dayanan sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalıda olduğu- Kanun sıra gözetmeksizin bütün alacaklıların sıra cetveline itiraz davası açabileceğini öngördüğüne göre, burada davalının alacak ve miktarına karşı koymanın, yanı itiraz eden davacı alacaklı olmanın dava hasılatından pay almak için gerekli ve yeterli olduğu, Kanun davacıların sırası konusunda bir ayırım ve yollama yapmadığına göre, davacıların eşit haklara sahip olduğunun kabul edilmesi ve bu eşitliğin "aynı sırada" oldukları şeklinde anlaşılması gerekeceği-
Sıra cetveline konu edilen taşınmazın satışı davacı banka tarafından yaptırıldığına göre davacının İİK’nın 138.maddesi uyarınca satış bedeline ilişkin masraflarla ilgili olarak öncelikli tatmin edilme hakkının bulunduğu- Davacı tarafından dava konusu alacağın esasına ilişkin itirazlar da bulunması nedeniyle usulünce bilirkişi incelemesi yapılarak bu alacağın gerçek miktarının belirlendiken sonra 1. sıra ipotek alacaklısı olan davalıya ödeme yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesi kararı ile ilk sıra cetveli iptal edilerek davalıların alacağına öncelik tanınması üzerine, davacı banka bakımından muvazaa iddiasını ileri sürmesi mümkün hale geldiğinden, sadece "sırayı" belirleyerek sıra cetvelini iptal etmiş olan icra mahkemesi kararının eldeki itiraz davası için kesin hüküm oluşturmayacağı- Davalıların her ikisinin de dava dışı borçlu kardeşlerden anlaşmalı olarak 1999 yılı içinde boşandıkları, boşanma kararı ile, düzenlenen protokol kapsamında, nafaka ve takip borçlularına ait taşınmazların devir ve tesciline de hükmedildiği, boşanma kararları ve kesinleşme tarihleri dikkate alındığında davalı eşlerin 3 yıl boyunca taşınmazları kendi adlarına tescil ettirmedikleri, dava dışı borçlu kardeşler adına kayıtlı taşınmazlara 3. kişiler tarafından haciz konmasından sonra tapu iptali tescil davası açtıkları, yine boşanma tarihi ile sıra cetveli tarihi arasında geçen uzun sürede nafakanın ödenmemesine rağmen, davalılarca cebri icraya konu edilmediği, her iki borçlu eşin muhtelif dosyalardan icra takiplerine maruz kaldıkları, yapılan zabıta araştırması ile davalılardan birinin boşandığı eşi ile birlikte yaşamaya devam ettiği, davalının adına tescil edilmesi gereken taşınmaz kirası ile kredi borcunun ödenmesine, boşandığı eşinin muvafakatinin bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece her iki davalı bakımından sıra cetveline konu nafaka alacaklarının muvazaalı boşanmaya dayalı olup alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olduğunun kabulü ile sıra cetveline itiraz davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetvelindeki sıraya itiraz davasında yediemine verilen ücretin tarifeye uygun olmadığı anlaşılmakla, bu konudaki tebliğ uyarınca, sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçilerin işçi alacaklarına ilişkin davaların açılma tarihleri rehinden önce olsa dahi rehin alacağına iştirak etmelerinin mümkün olmadığı-  Haciz sıra cetvelinde, işçilerin imtiyazlı olan alacaklarının haciz talep tarihinden önceki 1 yıl ile sınırlı olduğu-
Paylaşıma konu hak ediş alacağının takip dosyasına giriş tarihi itibariyle, şikayet olunan SGK’nın hacizli alacakları bulunup şikayetçi ile garameten paylaşıma tabi tutulacak miktar belirlenerek, bu doğrultuda sıra cetveli tanzim edilmesi için icra müdürlüğüne talimat verilmesi gerekirken, şikayetçinin "garameten paylaşıma" ilişkin bir şikayeti olmamasına rağmen, talebini aşar şekilde 5510 s. K. m. 90 gereğince öncelikle şikayetçi alacağının ödenmesi gerektiğinin tesbitinin hatalı olduğu-
Hem sıraya ve hem de alacağın esas ve miktarına yönelik itirazların birlikte ileri sürülmesi halinde kural olarak, önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği- Davacının "davalıya ait ipotek takibine karşı öne sürdüğü şikayet nedenlerinin incelenmeden karar verilmesi yerine önce davalıya ait takip dosyası ve sıra cetvelini getirterek takibe konu ipoteğin tesis sebebi, ipoteğin niteliği ve davacının bu dosyadaki faize ilişkin iddiaları nazara alarak bir karar verilmesi gerektiği, sadece muvazaa yönünden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu-
İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, yine bu maddeye uygun düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK. mad. 140/1 maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği- Hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlü olduğundan, mahkemece, davanın (TBK. 19) muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği; bunun yerine davanın muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun kabulü ile çözümlenmesinin hatalı olduğu-