Katılma yoluyla istinaf dilekçesinin ancak karşı tarafın dilekçesi ile doğan bir hak olup, davalılardan birinin istinaf dilekçesi üzerine katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı-
Şikayetçi tarafça yapılan başvuru sonucu kesinleşen kararda "temlik alacaklısının alacak miktarının daha düşük olduğu" tespit edilerek, şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşıldığından, artan tutar, daha sonra düzenlenecek ek bir sıra cetveli ile haciz alacaklıları arasında paylaştırılacağından ve kesinleşen şikayetin sonucundan, öncelikli olarak şikayetçi yararlanacağından, artan tutarın, düzenlenecek ek sıra cetvelinde, onun alacaklı olduğu icra dosyalarına tahsis edileceği ve bu durumda icra mahkemesinin, "haciz tarihi itibariyle şikayetçinin dosyalarının sıra cetvelinde arka sıralarda bulunduğu, artan tutar bulunsa bile şikayetçiye her halükarda pay kalmayacağı" yönündeki gerekçesinin isabetsiz olduğu-
Haczin yasal satış isteme süresi içerisinde satış talep edilmemesi ve satış avansının yatırılmaması nedeniyle düştüğü gözetilerek, sıra cetvelinde ilgili parselin satış bedelinin dağıtımı yönünden sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İlk haciz sahibine ait dosyasına ait takip ilamsız icra takibi olduğundan, bu takipte konulan ilk hacze iştirak edecek alacaklının İİK. 100/2 bendi uyarınca “takipten önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama” istinat etmesi gerektiği-- Şikayetçinin nafaka alacağı sonraki bir  tarihte açılmış davaya dayalı ilam olduğundan, nafaka alacağının ilk hacze iştirak edemeyeceği-
Sıra cetveline itiraz davalarında tahsil hükmü içeren eda hükmü kurulmadığından tayin olunacak vekalet ücretinin, maktu tarife üzerinde belirlenmesi gerekeceği, karar ve ilam harcının da maktu olarak belirlenip hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı borçlunun maaşı üzerinde ilk sırada bulunan haciz alacaklısının alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü davanın genel muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğu ve husumetin borçlu ile birlikte, mecburi dava arkadaşı olan, alacağının muvazaalı olduğu ileri sürülen alacaklıya karşı yöneltilmesi gerektiğinin kabulü gerektiği- Aleyhine muvazaa iddiasında bulunulan eski eşe husumet yöneltilmemiş olmasının kabul edilebilir yanılgı olduğu (HMK. 124/4)- Mahkemece "sıra cetveline itiraz davasında takip borçlusunun davalı sıfatı olmadığından bahisle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tüzel kişi işveren şirket hakkında takibat yapmadan, doğrudan yönetici ile kanuni temsilciler hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca önce takibe girişme ve malvarlıklarına haciz koydurma yetkisinin bulunduğu- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim alacaklarından dolayı kanuni temsilcilerin sorumluluğunun fer’i bir sorumluluk olmayıp birinci derecede ve doğrudan bir sorumluluk olduğu- Kurumun şirket yöneticisi ile kanuni temsilcisinin malvarlığına haciz uygulatabilmesi için 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca bir takip başlatması gerekeceği-
İpotek lehdarının, ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi halinde, takip yapmaksızın, muaccel olan alacağını ipotekli taşınmazın satışından temin edebileceği-
Şikayet olunan alacaklı şirketin ilama dayalı alacağı hakkında başlattığı takip dosyasından konulan haczin, İİK’nın 100. maddesine uygun şekilde, önceki hacizlere iştiraki doğru olduğu halde istinaf mahkemesince, hükmün gerekçesinde bu hususta tartışma ve değerlendirme yapılmaksızın, garame dışı bırakılmış olmasının doğru olmadığı-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince yeniden rapor alınıp davalının istinaf talebinin kabulüne karar verilmiş olsa da sonuç itibariyle ilk derece mahkemesi ile aynı sonuca varılarak davanın kabulüne karar verildiği, bu durumda davacı haksız çıkmadığından davalının vekalet ücretine hak kazanmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yanlış olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-