Alacaklı vekiline ait, «vekalet ücreti»nin, «bütün alacaklıları ilgilendiren gider»lerden olmadığı, bu nedenle satış bedelinden öncelikle ödenemeyeceği – İcra (takip) vekalet ücretinin -İİK 138/III uyarınca «takip masrafları»ndan olduğu ve- Avukatlık Kanununun 166 ncı maddesindeki özel düzenleme dışında- sıra cetvelinde bir öncelliği bulunmadığı—
«Bono», her zaman düzenlenmesi mümkün bir senet olduğundan -satış sözleşmesi, ticari defter kayıtları gibi- başka delillerle doğrulanmadıkça, alacağın varlığına ilişkin «yeterli delil» sayılamayacağı—
Davacı-alacaklının, kendi alacağının miktarına, davalının alacağının esas ve miktarına itiraz etmeyip ‘davalının haczettiği malların farklı olduğunu’ ileri sürmüş olması halinde, uyuşmazlığın mahkemede değil, icra mahkemesinde çözümlenmesi gerekeceği—
«Davalı-alacaklının alacağının ödeme ile sona erdiğini, bu nedenle sıra cetvelinden pay ayrılamayacağını» ileri süren davacı-alacaklının bu iddiasını usulüne uygun delillerle isbat etmesi gerekeceği—
Hacizli taşınır ve taşınmazların, yasa süresi içinde başka dosyadan satışının yapılmış olması halinde, taşınmaz üzerindeki haczin düşmeyeceği—
Sıra cetveline şikayet yoluyla yapılan itirazların -sırasına itiraz edilen alacaklıların savunmada bulunabilmelerini sağlamak amacıyla- icra mahkemesince duruşma yapılarak incelenmesinin uygun olacağı (icra mahkemesinin, İİK. 18 uyarınca ‘duruşma yapıp yapmama’ konusundaki takdir hakkını, ‘duruşma yapılması’ konusunda kullanarak, sıra cetveline yönelik şikayeti sonuçlandırması gerekeceği—
Noterde düzenlenmiş olan ticari işletme rehni sözleşmesinin yasal on günlük süre içinde ticaret siciline tescil edilmemiş olması halinde geçerlilik kazanmayacağı—