Ödeme emrini alan borçlunun «itiraz müddetinden vazgeçtiğini» bildirerek yaptırdığı haczin, haciz koyduran alacaklı dışındaki alacaklılara etkili olmayacağı (ve bu alacaklılar bakımından, haczin yasal süreler geçtikten sonra konulmuş sayılacağı) (İİK. mad. 20)-
«İşçi alacakları»nın, iflas halinde (borçlunun iflası durumunda) «birinci sırada» imtiyazlı oldukları, borçlunun mallarının haciz yolu ile takip sonucunda satılmaları üzerine düzenlenen sıra cetvelinde, bu alacaklıların koydukları haczin, ilk hacze iştirak etmeleri (İİK. 100) halinde, haczine iştirak ettikleri alacaklılarla aynı hacze iştirak eden diğer alacaklılara karşı «imtiyazlı alacak» olarak kabul edilecekleri, önceki tarihli hacizlerin önüne geçemeyecekleri—
Üçüncü kişideki hak ve alacakların İİK. mad. 89’da öngörülen usulle haczedilebileceği gibi bir usule başvurulmadan sadece haciz yazısı gönderilerek de haczedilebileceği—
Tüzel kişilerin (anonim, limited vb. gibi) temsil organını oluşturan kişilerin, tüzel kişiden alınamayan vergi borçlarından -kendilerinin kasdı ya da ihmali bulunmasa da- kişisel olarak sorumlu oldukları, bunun için vergi alacağının temsil edilen şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen alınamamış olması ve temsilciler aleyhine takip yapılarak, ödeme emri gönderilmesi ve onlar hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gerekeceği (213 s. VUK. mad. 10; 6183 s. K. mükerrer mad. 35)—(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
«Bono», her zaman düzenlenmesi mümkün bir senet olduğundan -satış sözleşmesi, ticari defter kayıtları gibi- başka delillerle doğrulanmadıkça, alacağın varlığına ilişkin «yeterli delil» sayılamayacağı—
İlama bağlanmış nafaka alacağına satış (ihale) tarihi itibariyle ulaştığı miktar yönünden öncelik tanınması gerekeceği—