Davalı banka ile borçlu arasında imzalanan Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesinin 19. maddesinde “müşteri özellikleri 21. maddede yazılı taşıdın plaka ve plakaya bağlı bütün hakları ile birlikte gerek iş bu taşıt sözleşmesinden gerekse de bankayla imzalamış olduğu veya imzalayacağı başka sözleşmelerden veya herhangi bir nedenle doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehnettiğini kabul ve taahhüt eder” şeklinde açık bir düzenleme bulunduğu, bu nedenle sıra cetvelinde bir usulsüzlük olmadığı-
İcra mahkemesince, 6183 sayılı Yasa’nın 69. maddesi gereğince hacze iştirak halinde öncelikle ilk haczi koyan idarenin alacağının tahsil olunacağı, haciz tarihleri dikkate alındığında sıra cetvelinin yasaya uygun bulunduğu-
Davalının alacağının dayandığı bononun alacağı kanıtlamaya tek başına yeterli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalıya ayrılan 4.942,93 TL’nin davacının alacaklı olduğu takip dosyasına ödenmesine karar verilmesinin doğru olduğu-
Fiili hacizden sonra satış isteme süresinin yeniden başlayacağı-
Muvazaa iddialarına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat külfetinin kural olarak davalı alacaklıda olduğu-
Mahkemece, davacı kurumun hacizli malın satış tarihinden önce 18.05.2009 tarihinde kamu haczi koyduğundan 5502 sayılı SGK Kanunu2nun 35/2 ve 6183 Sayılı Yasa’nın 21/1. Maddesi gereğince, satılan araçtan elde edilen paranın alacaklı davalı ile davacı kurum arasında garameten paylaştırılması gerekirken tüm paranın davalı alacaklıya verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
Mahkemece, itirazın, sıra cetvelindeki sıralamaya ilişkin olduğu gerekçesiyle İİK’nun 142/son maddesi uyarınca, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde talep edilen Samsun İcra Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İki kamu kurumu arasındaki iştirak durumu incelendiğinde SGK’nın haciz tarihi 09.04.2008 olup, şikayetçi vergi dairesinin haczinin ise 09.07.2008 tarihinde konulduğu, bu nedenle sıra cetvelinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Sıra cetveline itiraz davalarının kabulü halinde, davalıya ayrılan payın öncelikle davacı alacağının ödenmesine tahsis edilmesine karar vermek gerekeceği, bu şekilde hüküm kurulması halinde, yeni sıra cetveli de düzenlenmesine gerek olmadığı-
Mahkemece, kayıtlar üzerinde uzman bir bilirkişi eliyle inceleme yaptırılarak davalı Vergi Dairesinin haciz tarihi itibariyle (aracın aynından doğan vergiler hariç), dava dışı borçlu olan vergi alacağının belirlenmesi ve bu tutara, satış tarihine kadar işleyecek faizin eklenmesi ile hesaplanacak alacak kadarının davalıya, artan bir meblağ olursa bunun da davacının satış tarihi itibariyle haczi düşmemiş bulunan dosyalarına paylaştırılmasına karar verileceği-