Şikâyetçi SSK vekili, borçluya ait geminin satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, kurum alacaklarının 5 yıllık tahsil zamanaşımına uğradığı ve geçerli haciz kalmadığı gerekçesiyle müvekkiline pay ayrılmadığını, oysa SSK’nun 80. maddesine göre zamanaşımının 10 yıl olduğunu, aksi düşünülse dahi taksitlendirme ve ödeme ile zamanaşımının kesildiğini beyan etmesinden bahisle mahkemece, kurum kayıtları üzerinde, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, zamanaşımını kesen bir sebebin bulunup bulunmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği-
Nakit paranın haczinde, kural olarak taşınır hükümlerinin uygulanacağı,borçluya ait nakit parayla karşılaşan icra memurunun, İcra ve İflâs Kanunu'nun 89'uncu maddesi değil;88 inci maddesi hükmü çerçevesinde bu parayı haczedebileceği-
İtirazın, alacağın esas ve miktarına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede, sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde ileri sürülmesinin gerektiği, İcra Müdürlüğü'nün işlemi ile satış bedeli ile ilgili paylaştırma yapıldığı halde, sıra cetveli düzenlenmesine yer olmadığına karar verildiği, bu paylaştırma işleminin sıra cetveli niteliğinde olduğu, ancak alacağın niteliği ve zamanaşımına uğrayıp uğramadığı tartışmalı olduğundan, yani itiraz alacağın esasına da yönelik olduğundan İcra Mahkemesi’nin davaya bakmaya görevli olduğu-
Yeni malikin tesis ettiği ipoteğin alacaklısının, bu rüçhan hakkını, tasarrufun iptali davasını kazanan eski malikin alacaklısına karşı ileri süremeyeceği-
Vergi dairesinin alacağının 6183 sayılı Yasanın 21/1. maddesi gereğince ilk hacze iştirak ettirilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacının hem sıra cetvelindeki sıraya ve hem de ilk sıradaki alacaklının alacağının varlığına itiraz ettiği, ayrı mahkemelerin görevine giren taleplerin birlikte yapılması halinde her ikisi yönünden görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesi gerektiği-
Mahkemece, davalı ile borçlu arasında akdedilen taşıt kredi sözleşmesinin 19. maddesine göre, araç üzerine tesis edilen rehnin, borçlunun bankaya doğmuş ve doğacak bütün alacaklarının teminatını teşkil edeceği ve bu haliyle sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun bulunduğu-
Mahkemece, şirket defterlerinde alacağa ve bonoya ilişkin kayıt bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalıya isabet eden paydan öncelikle davacı alacağının ödenmesine karar verilmesinin doğru olduğu-
Rehin açığı belgesinin İİK’nun 100/4 üncü madde ve bendindeki belgelerden sayılması doğru ise de, bu belge borçlunun aczini mutlak şekilde göstermediğinden, aynı hükümde aciz vesikası için kabul edilmiş düzenlemeden farklı olarak, belgenin alındığı takibin değil, belgenin düzenlendiği tarihin dikkate alınması gerekeceği-