Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı, gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğu bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması gerektiği-- Kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği-
Devletin, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlendiği, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağladığı, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğunu kabul ettiği, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunun olduğu- -TMK' nin 1023. maddesine göre, tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı, aynı ilkeyi tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişinin bu tescile dayanamayacağı-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemi-
Davacı kredi bedelini ödediği iddiasında bulunup bir takım ödeme belgeleri ibraz etmiş olup, anılan ödemelerin taraflar arasındaki taşınmaz devri ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde güçlü delil teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde göz ardı edilemeyeceği- Kredi ödemelerinin yazılı delil başlangıcı veya güçlü delil teşkil edip etmeyeceği hususunun irdelenerek, yazılı delil başlangıcı olarak kabul edildiğinde davacı tanıklarının yeniden dinlenerek ve davacının ödeme iddiası bakımından tüm delilleri toplanıp, B.K'nın 81. (TBK'nin 97.) maddesi hükümleri de dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verileceği-
Yolsuz tescil iddiası ile açılan davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığı ve her zaman ileri sürülmesinin olanaklı olduğu-
Davacının çekişme konusu taşınmazdaki payının satış bedeli ile gerçek değeri arasında aşırı fark bulunmadığı ve (aşırı yararlanmanın, gabinin) objektif unsurunun varlığından söz edilemeyeceği, davalının sömürme kastı ile hareket ettiği iddiasının da kanıtlanamadığı dolayısı ile gabinin subjektif unsurunun gerçekleşmediği-
Devletin, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlendiği, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağladığı, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğunu kabul ettiği, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunun olduğu- TMK' nin 1023. maddesine göre, tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı, aynı ilkeyi tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişinin bu tescile dayanamayacağı-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte "aile konutu şerhi" bulunmadığı görülmekteyse de, ipotek alacaklısı bankanın, konutun "aile konutu" olduğunu bilmesi karşısında, eşin açık rızasını geçerli bir şekilde alma yükümlülüğü altında olduğu- Tacir olan bankanın, basiretli davranarak (TTK m.18/2), Kanunun (TMK m.194) açık rıza alınmasını istediği bu konuda kendisine sunulan muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken eşe aidiyetini belirlemek ve sözleşmenin hakim tarafı olarak imzanın sıhhatini denetlemek zorunda olduğu-
Dava dışı kişinin dava konusu adına kayıtlı payın yolsuz olduğu belirlendiğinden davalılar hakkında verilecek tapu iptali ve tescil ve tazminatın bu pay üzerinden hüküm altına alınması gerektiği- Bozma kararı ile; dava dışı kişinin arsa payına çekişme konusu bağımsız bölümlerden hangisinin özgülendiğinin belirlenmesi ve tüm dava konusu bağımsız bölümlerin bu kişiye isabet ettiğinin saptanması halinde davalılar bakımından iyiniyetli olup olmadıkları yönünde araştırma yapılması gerektiğine değinilerek anılan davalılar haklarında araştırma bozması yapıldığı, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu kişiye isabet eden bağımsız bölümlerin sadece dava konusu ... no'lu daireler olduğunun belirtilmesi karşısında anılan davalılar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu davalılar hakkında bozma öncesi verilen kararın kesinleştiğinden bahisle yeniden hüküm oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-