Eksik ödemesi olan bir üyenin konut karşılığı tazminat alacağının hesaplanma şekli- Uzman bir bilirkişi heyetinden kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, kendisine konut tahsisinin mümkün bulunmadığı belirlenen davacının ödemelerinin (devralanın söz konusu üyelikle ilgili yaptığı ödemeler dikkate alınmadan) belirlenmesi, eksik olması halinde tazminat hesabı yapılması, ödemelerinin tam olması bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle rayicine hükmedilmesi gerektiği- Eşitlik ilkesi (Koop. Kan. mad. 23) gereği, tüm ortaklara konut tesliminin aynı tarihte ve emsal üyelerin ödemeleri nazara alınarak aynı nitelikte yapılması gerektiğinden, dairelerin teslim edildiği tarih ve teslim edilme anındaki niteliğinin eşitlik ilkesi uyarınca değerlendirilmesi ve bu kapsamda kira kaybı isteminin yerinde olup olmadığının irdelenmesi gerektiği- Adına tescil gerçekleştirilen davalının muvazaalı ve kötüniyetli hareket ettiğinin ve dolayısıyla haksız fiil sorumluğunun (TBK. mad. 49) belirlenmesi durumunda, kooperatif ile ilgili davacıya konut verilememesi nedeniyle konut yerine tazminatın belirlenmesi ve kira kaybının hesaplanması ilkeleri çerçevesinde belirlenecek tazminat ve kira kaybından davalı kooperatif ile birlikte sorumlu tutulması, muvazaa ve kötüniyetinin ispat edilememesi ve dolayısıyla haksız fiil sorumluluğunun saptanamaması durumda tazminat ve kira kaybı talebinin adına tescil gerçekleşen davalı yönünden reddi gerekeceği-
28.07.1941 tarih 4/21 sayılı YİBK ile Kanunun iyiniyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda iyiniyetin varlığının asıl olduğu, ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı, 08.11.1991 tarih 4/3 sayılı YİBK ile, iyi ve kötü niyeti belirmiş olan bir kişinin kötü niyetli bulunduğunun ayrıca ispatlanmasının gerekmediği, vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunmayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine sebep ve vecih kalmayacağından dava hakkının doğumunu sağlayan ve bertaraf iyi veya kötü niyetinin bu durumda mahkemece resen nazara alınacağı, o halde; mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların iyiniyetli oldukları yönündeki savunmaları üzerinde durularak elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılan bağımsız bölüm yüklenici tarafından temlik ettiği kişi dışında üçüncü bir kişiye tapudan devredilebileceği, tapu kaydını devralan üçüncü kişinin hukuki durumu TMK’nın 1023 ve 1024. maddeleri gereği değerlendirilmesi gerekeceği- Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden alınabileceği endişesi taşımamaları dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edildiği, iyiniyetten maksadın “hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesi olduğu”-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkin davada, olayda, bonoların düzenlendiği tarihler itibariyle yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 345.maddesi hükmü uyarınca, küçüğün babası ile birlikte imzaladığı senetten dolayı sorumlu tutulabilmesi için bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına gerek bulunduğunun açık olduğu- Davacı, senedin düzenlendiği tarihte velayet altında bulunduğuna göre, aynı Kanunun 342. maddesi gereğince temsilinin velisine ait olduğu, o halde, takip dayanağı kambiyo senetlerinin tanzim tarihlerinde mümeyyiz küçük durumunda bulunan davacı........'nin, birlikte imza edenlerle beraber iş bu kambiyo senetlerinin bedelinden hamillerine karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi için, Türk Medeni Kanunu'nun 345. maddesi gereğince bir kayyımın katılmasına ve hakimini onayı gerektiğine göre, bu hususun yerine getirilmediği gözetildiğinde, icra takiplerinin dayanağı bonolardan davacı .........'nin sorumlu tutulamayacağı, durumun kamu düzeniyle ilgisi olmasına göre, küçük ile birlikte imza koyanların sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Tapuda aile konut şerhi olmasa da bunu bilebilecek durumda olan veya bilen kişinin iyiniyet varlığından söz edilemeyeceği- Dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmadığı açık olsa da, davalı şirket tarafından düzenlettirilen değerlendirme raporunda dava konusu bodrum katın “konut” olarak kullanıldığı, halihazırda mal sahibi tarafından “mesken” olarak kullanıldığı tespit edilmiş ve bu tespitlere rağmen aile konutu olan taşınmaz üzerinde davalı şirket lehine ipotek tesis edilmiş ve bu işlem sırasında davalı şirket tarafından davacı eşin açık rızası alınmamış olduğundan, işlemin geçerli olduğunun kabul edilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmadığı açık olsa da, davalı şirket tarafından düzenlettirilen değerlendirme raporunda dava konusu taşınmazın vasfı ve kullanımının mesken olduğu tespit edilmiş ve bu tespitlere rağmen aile konutu olan taşınmaz üzerinde davalı şirket lehine ipotek tesis edilmiş ve bu işlem sırasında davalı şirket tarafından davacı eşin açık rızası alınmamış olduğundan, işlemin geçerli olduğunun kabul edilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında, ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmamasının sonuca etki etmeyip TMK. mad. 194 uyarınca diğer eşin açık rızası bulunmadığından taşınmaz üzerindeki ipotek işleminin geçersiz olacağı-
Mahkemece, son kayıt maliki ile önceki kayıt malikleri arasında taşınmaz temlikinin nasıl ve ne şekilde yapıldığı, taşınmazın, son kayıt malikine teslim edilip edilmediği, taşınmazın son kayıt malikinin tasarrufuna geçip geçmediği, son kayıt malikine temlik tarihi itibarı ile gerçek değeri ile resmi akitteki değerinin uyumlu olup olmadığı konuları araştırılmadığından, TMK.'nun 1023 ve 1024. maddelerinde değinilen olgular ve ilkeler gereğince inceleme ve araştırma yapılması, tanıklardan somut bilgilerinin sorulması yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken eksik ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğu olmadığı-
Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile, aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılamayacağı, değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabileceği ve verdiği şeyi geri isteyebileceği, öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olduğu- Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabileceği-
Hukuki ehliyetsizlik iddiası yönünden alınan rapolar gözetildiğinde murisin işlem tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğu, son kayıt malikinin MK'nin 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı Mirasbırakanın kandırılmak suretiyle dava konusu işlemin yapıldığı ileri sürülmüüş olup, davacı tanıklarının, murisin zaman zaman çevresindekileri tanımadığını, dışarı çıktığında evini şaşırdığını, unutkanlığının olduğunu, para hesabını bilmediğini belirttikleri, ayrıca mirasbırakanın işlem tarihinde 75 yaşında olduğu ve böylelikle murisin kandırılmaya müsait olduğunun anlaşıldığından ve dava konusu parsel ile davalıya ait  parselin bedeli arasında aşırı fark bulunduğu gözetildiğinde, murisin aldatılarak temlikin sağlandığı, gabin hukuksal nedeninin unsurlarının oluşmadığı, davada ehliyetsizlik ile hile ve hata hukuksal nedenlerine dayanılmış olduğu- Taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde dava konusu yapılmayan parsel bakımından da davalı lehine iptal ve tescile karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-