İ.lı işleme dayalı tapu iptal ve tescili davasında, davacının, kayden malik olduğu taşınmazda bulunan bağımsız bölümü, kredi almak ve kredi ödendikten sonra geri iade edilmek kaydı ile bedelsiz olarak oğlunun kayınbabası olan davalılardan S.’e devrettiği, oğlunun boşanması ve akrabalık bağının kalkması üzerine, taşınmazın durumu bilen ve S.’in arkadaşı olan diğer davalı M.’e devredildiği iddialarının yazılı belge ile kanıtlanamadığı, davalı M.’in bedelini ödemek sureti ile taşınmazı satın aldığı anlaşıldığından davanın reddinin isabetli olduğu-
Davalı ipotek borçlusu olan önceki malikin kardeşi olduğundan taşınmazın ipotekle yükümlü olduğunu bilmediğinden söz edilemeyeceği-
Kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden nazara alınacağı- Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ya da tazminat isteğine ilişkin açılan davada, davaya konu taşınmazın son kayıt maliki D.'nün çekişme konusu payları ediniminde iyiniyetli olmadığı iddia edilmiş ve bu konuda delil olarak tanıklar ile bazı dava dosyaları bildirilmiş ise de mahkemece anılan deliller toplanmadan ve tanıklar dinlenmeden sonuca gidildiği- Birleşen davada, HMK. mad. 95 ve 96 uyarınca davacı vekilinin eski hale getirme isteminin kabul edilerek işin esasının incelenmesi, her iki davada son kayıt maliki ..........'nün TMK. mad. 1023 uyarınca iyiniyetli olup olmadığı yönünden araştırma ve inceleme yapılarak tarafların delillerinin eksiksiz toplanması, tanıkların dinlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, bu durumda görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Muvafakatnamedeki imza davacı kadına ait olmasa da ipotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bilmediğinin söylenemeyeceği, muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken davacı eşe ait olup olmadığını araştırmadan aile konutu üzerine ipotek tesis ettiren ipotek alacaklısı banka ile halefiyet yoluyla ödediği tutar oranında alacakla birlikte rehin haklarına sahip olan kefilin TMK mad. 1023'de düzenlenen tapuya güven ilkesinden yararlanamayacağı- Fer’i müdahil banka hakkında hüküm kurulması ve bankanın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Müdahil ve davalının el ve işbirliği içerisinde hareket ederek davacıların satış vaadinden kaynaklanan haklarını boşa çıkarmayı amaçladığı, yani adi yazılı sözleşme ile davalıdan hisse satın alan müdahilin TMK'nın 1023. maddesi anlamında iyiniyetli olmadığı-
Davacının 24.01.2009 tarihli protokol uyarınca maliki olduğu dava konusu taşınmazı davalı Vakıf'a intikal ettirdiği, noksanın tamamlanması yoluyla temin edilen Araban İcra Müdürlüğünün dosya kapsamından, ara malikler K. ve L. 'nın 16.09.2008 tarihli dilekçeleri ile, 326 parselin gerçekte A. F. 'e ait bulunduğunu, taşınmazı almaktan vazgeçtiklerini, tapuyu devretmeye hazır olduklarını beyan ettiklerinin kayden sabit olup, son kayıt maliki davalı A.'in de tarafların akrabası ve komşusu olduğu, inançlı işlem sonucu taşınmazın devredildiğini bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğundan TMK'nun 1023. maddesi anlamında iyi niyetli müktesip kabul edilemeyeceği-
Şikayetçinin ipotek tarihinde paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydında herhangi bir şerh bulunmadığından TMK'nın 1023. maddesince tapu siciline güven ilkesinden faydalanması gerektiği- Şikayetçinin ipotek tarihinin tasarrufun iptali davası açan şikayet olunana ait icra takip dosyasındaki alacaktan önce geldiği gerekçesiyle, sıra cetveline ilişkin şikayetin kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil; elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin karşı davada, ikinci el konumundaki davalı Fadile'nin TMK'nun koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının belirlenip karar verileceği-
Ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve kısıtlı adına tescil isteğine ilişkin davada, raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek biçimde Adli Tıp Genel Kurulundan yeniden rapor alınması, hukuki ehliyete haiz olduğunun belirlenmesi halinde iptal tescil isteminin reddedilmesi, aksi halde ilk el durumunda olan davalının Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinden yararlanamayacağı gözetilerek iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-