Arsa sahibince dava dışı kişiye yapılan pay devrinin mahiyeti araştırılarak dava dışı kişiden taşınmaz hissesi alan davalının TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olup olmadığı hususunun mahkemece gerekçeli kararda tartışılmamış olmasının doğru olmadığı-
Tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazların TMK. mad. 762 hükmüne göre menkul mal niteliğinde olduğu ve mad. 763 uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşeceği- Tapusuz taşınmazın satışının resmi şekle bağlı olmadığından adi yazılı senetle satışının mümkün olduğu- Haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen tarafın, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü olmadığı-
Mülkiyet hakkını tescilden önce kazanan tarafın tasarruf hakkını ancak tescille elde edebildiği durumda davacının taraf olmadığı kararın kesinleştiğini bilmesi ve bu duruma göre önalım hakkını kullanılmasının beklenilmesi TMK.nın 1020. maddesinde düzenlenen "Tapu sicilinin açıklığı" ilkesine de aykırılık oluşturup tescile ilişkin bildirim yapılmayan davacı, payın davalı adına tescilinden sonra iki yıl içinde dava açtığından hak düşürücü süre geçmediğinden davacıya çekişme konusu payın dava tarihindeki bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İ.lı işlem ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davada, çekişme konusu taşınmazın tamamı davacı ... adına kayıtlı iken 01.03.2007 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla temlik edildiği, davacının borç ilişkisinin kaynağını kendisinin ve davalının imzasını taşıyan "Muvazaa Anlaşması'' başlıklı belgeye dayandırdığı anlaşıldığı, inançlı işlem olgusunun varlığı imzası inkar edilmeyen ve kabul edilen ‘’Muvazaa Anlaşması’’ başlıklı belge ile sabit olduğu, davacının karşılıklı edimler içeren inanç sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini isteyebilmesi için 6098 sayılı TBK'nin 97 maddesi uyarınca öncelikle kendi edimlerini yerine getirmesinin zorunlu olduğu, son kayıt maliki davalı ...’ın iktisabının iyiniyetli olup olmadığı ve TMK'nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
HMK. mad. 297/2 uyarınca mahkemelerce verilen kararların, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması gerekeceği ve anılan husus kamu düzeniyle ilgili olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerhi tarihinden itibaren yasal beş yıllık süre geçtiği halde sicilden terkin edilmediği için, satış vaadine ilişkin bu şerhi görerek taşınmazı satın alan davalının iyiniyetli temellük eden olduğunu kabul etmenin olanaklı olmadığı ve davacının 4721 sayılı kanun mad. 716 gereğince açtığı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini istemekte haklı olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmamaktaysa da, ipotek alacaklısı banka taşınmazın bu niteliğini bilerek, ipotek tesisi sırasında taşınmaz maliki olmayan eşin (kadının) muvafakatini almış olduğundan, muvafakatnamedeki imza davacı kadına ait olmasa da, ipotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bilmediğinin söylenemeyeceği, muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken davacı eşe ait olup olmadığını araştırmadan aile konutu üzerine ipotek tesis ettiren ipotek alacaklısı bankanın TMK m. 1023 de düzenlenen tapuya güven ilkesinden yararlanmasının mümkün olmadığı- Aile konutu niteliğinde duraksama bulunmayan taşınmaz için davacı kadının bilgi ve onamı dışında, TMK m. 194/1’e aykırı olarak ipotek tesis edilmesi nedeniyle, mahkemece ipoteğin kaldırılması (TMK m. 194/3) kararı verilmesi gerektiği-
İ.lı işlem iddialarının 5.2.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği; böyle bir belgenin yokluğu sebebiyle inançlı işlem iddiası kanıtlanamıyorsa, yazılı delil başlangıcı sayılacak nitelikteki bir olgunun varlığı halinde buna itibar edilmesi gerekeceği, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışma, gibi birtakım belgeler var ise ancak bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği, ispat külfeti kendisinde olan davacının, dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline dayanmış olduğu gözetilerek, yemin delili hatırlatılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı- Bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğundan, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyiniyetli gözükeni değil gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması gerektiği- Taşınmazı edinen diğer kayıt maliklerinin iyiniyetlerinin aksinin kanıtlandığını söyleyebilme olanağı olmadığından,  tapu iptali-tescil isteği bakımından davanın reddedilmesi; terditli istek olan tazminat isteği bakımından değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin davada, davacı kısıtlının, kesinleşen mahkeme kararı ile dava dışı şahıs adına satış yetkisi bulunan vekaletname verdiği tarihte ehliyetsiz olduğu, davacının kardeşi olan davalıların da, onun ehliyetsiz olduğunu bilen ve bilmesi gereken şahıslardan oldukları, bu itibarla 4721 sayılı Yasanın 1023. maddesinin koruyuculuğundan faydalanamayacakları belirlenmek suretiyle bir kısım taşınmaz bakımından tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi isabetli ise de, davaya konu 938 parsel sayılı taşınmaz dava tarihinden önce dava dışı şahsa satış yoluyla temlik edildiği halde, bu taşınmazın iptal ve tesciline karar verilmesinin doğru olmadığının gözetileceği-