Önemine binaen öncelikle hukuki ehliyetsizlik yönünden tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, davacıya ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesi, vekaletname ve resim akit tarihlerinde davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde çekişme konusu taşınmaz bakımından vekalet görevinin kötüye kullanıldığına yönelik iddialarının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
24.03.2010 tarihli sözleşmelerle davacılara satılan 4872 ada 6-7 parsellerde A blok 3. kat güneydoğu yönde 14 numaralı ve B blok 2. katta güneydoğu yönde 10 numaralı bağımsız bölümler ile dava konusu edilen bağımsız bölümlerin aynı olup olmadığı yani temlik edilen bağımsız bölümlerin hangi bağımsız bölümler olduğu araştırılarak sonucuna göre tapu iptali ve tescil talebi yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil istemine ilişkin davada, inananın, inanç sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakkını ancak akidin tarafına karşı ileri sürebileceği, inanç konusunun üçüncü kişilere devredilmesi halinde kural olarak onlardan isteyebileceği bir hakkı bulunmadığı- İnananın, ancak inanılan ile üçüncü kişinin, inananın inanç borcunu tekrar alma hakkını ortadan kaldırmak amacıyla el ve düşünce birliği içerisinde muvazaalı bir işlem (sözleşme) yapmaları halinde söz konusu sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğundan bahisle üçüncü kişi aleyhine dava açabileceği- İ.lı işlem davalarında zamanaşımı süresinin başlaması için öncelikle inanç ilişkisinin sona ermesi veya alacağın muaccel hale gelmesi gerektiğinden, inanç sözleşmesinin sona ermediği, inanç konusu inanılanda, alınan para inananda kaldığı sürece zamanaşımı süresinin başlamayacağı-
Davalı vekilinin tapu iptali ve tescil hükmüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan taraflar yararına bozulmasına karar veridiği-
Tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde değerinin davalılardan tahsili ve çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin birleşen davada, davacı, davalı ... bankadan temin ettiği kredi ile ekonomik sıkıntılarını giderdiğini, kredi taksitlerini yatırmaya devam ederken taşınmazın devredildiğini iddia ederek, delil olarak banka dekontlarına dayanmış ve ... Bankasına ait 25.10.2007 taksit tarihinden başlayan özet ödeme planı ile ''kartsız para yatırma'' başlıklı iki adet belgeyi ibraz etmiş olup, davacının sunduğu ... Bankasına ait özet ödeme planı ile, ''kartsız para yatırma'' başlıklı belgeye dayanak kayıtların anılan bankadan getirtilerek, davalı ...'ın sözkonusu bankadan kredi kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise geri ödemelerinin kim veya kimler tarafından gerçekleştirildiği belirlenerek, davacının yaptığı ödemeler mevcut ise buna ilişkin kayıt ve ödeme belgelerinin yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılıp sayılmayacağı değerlendirilerek inançlı işleme dayalı asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesi gerektiği-
Müdahalenin men'ine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği-
Önalım bedeli dava konusu 9 adet taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile tapu harç ve masraflarının toplamından ibaret olup satış bedelinin bir kısmı depo ettirilmiş ise de tapu harç ve masraflarının hiç depo ettirilmediğinden, çekişme konusu 9 adet taşınmazın davalı tarafından ödenen tapu harç ve masraflarının tapu müdürlüğünden sorularak, dava konusu 9 adet taşınmazın resmi akitte gösterilen satış bedeli toplamı ile birlikte bu taşınmazlara ilişkin davalı tarafından ödenen tapu harç ve masraflarının toplamı tespit edilip depo ettirilerek bir hüküm kurulması gerektiği- Davacı, dava konusu yapılan taşınmazların resmi akitte gösterilen satış bedelinin %30 fazla gösterildiğini ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ancak muvazaa iddiasını kanıtlayamadığından, kabul edilen önalım bedeli ile davacı tarafından iddia edilen bedel arasındaki fark esas alınarak davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- 
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin mülkiyet naklini içeren bir sözleşme niteliğini taşıması nedeniyle resmi biçimde düzenlenmesi gerekeceği, ancak, tarafların karşılıklı olarak edimlerini yerine getirmeleri halinde şekil eksikliğinin ileri sürülmesinin dürüst davranma ilkelerine aykırılık oluşturacağı-
Kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re'sen) nazara alınacağı-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı, gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğu bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması gerektiği-- Kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği-