Bonoların tanzim tarihinde borçlu şirketin, haciz yapılan söz konusu adreste faaliyette bulunduğu, her iki şirketin ticari faaliyet konusu otomotiv üzerine olup şirketlerin ortakları ve aynı alanda, belli bir süre aynı adreste faaliyet göstermeleri nedeni ile her iki şirket arasında organik bağın bulunduğu, borçluların borçlu şirketlerin ortak ve yetkilileri aynı zamanda davacı şirketin yönetim kurulu üyeleri olduklarının görüldüğü, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davalı 3. kişinin istihkak iddiası yerinde olmadığından davacı alacaklının açtığı istihkak iddiasının reddi davasının kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece, alacaklı tarafından icra takibine başlandığı tarihten itibaren haczin yapıldığı tarihe kadar olan dönem için var ise, borçlu şirket yetkilisinin davalı üçüncü kişi şirket çalışanı olduğunu gösterir SGK kayıtları getirtilerek, bu hususun araştırılmasının gerekeceği, ayrıca borçlu şirketin 10 yıl süreli kira sözleşmesi imzaladıktan ve takip tarihinden sonra sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiği, davalı üçüncü kişi şirket ile birebir aynı şartlarda yeni bir kira sözleşmesi imzalandığı, borçlu şirket ortakları ile üçüncü kişi şirket ortaklarının aynı soyadını taşıması ve akrabalık bağı nedeniyle borçlu şirket müdürünün haciz sırasında hazır bulunması nazara alınarak, tüm deliller ile ispat külfetinin davalı üçüncü kişi şirket üzerinde olduğu değerlendirilmek suretiyle karar verilmesinin gerektiği-
İİK'nun 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, itiraz niteliğinde olup, alacaklının İİK'nun 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK'nun 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği; üçüncü kişinin bankanın haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde kendisinin rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesinin ise, İİK'nun 96/1 uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürünün İİK'nun 99. maddesinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerekeceği-
Üçüncü kişi, takibin taliki kararının tebliğinden itibaren 7 günlük yasal hak düşürücü süre içinde istihkak davası açmayarak istihkak iddiasından vazgeçmiş olduğundan eldeki şikâyet başvurusunun konusunun da bulunmadığı-
Davalı borçlu şirket ile üçüncü kişin şirketin organik bağ içinde olmasının tek başına muvazaanın kanıtı olarak kabul edilemeyeceği- İki şirketin iç içe girmiş tek şirket gibi yönetilip yönetilmediğinin ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile, gerekirse mahallinde yaptırılacak kolluk incelemesi ile araştırılması gerektiği- Tek şirket gibi yönetildikleri belirlenirse bu kez borcun doğum tarihinden sonra alınan araç ve yine borcun doğum tarihinden sonra alınan diğer mahcuzlar yönünden alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket edilip edilmediği üzerinde durulması gerektiği- Organik bağ içinde olmakla birlikte iki ayrı şirket olarak faaliyet gösterdikleri belirlenirse bu kez İİK. uyarınca, mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü ile ispat yükü altında olan üçüncü kişinin sunduğu delillerin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli olup olmadığı üzerinde durulması gerektiği- Dava konusu 4 aracın tamamının üçüncü kişi şirket adına kayıtlı olduğu, üç tanesinin borcun doğum tarihinden önce bir tanesinin ise borcun doğum tarihinden sonra alındığı görülmekle, borcun doğum tarihinden önce alınan araçlar yönünden istihkak iddiasının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulü diğer mahcuzlar yönünden ise sunulan faturaların mahcuzlara uygunluğunun keşif ve alanında uzman bilirkişi incelemesi ile araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Davanın esastan reddine karar verildiğine göre nispi vekâlet ücretinin karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca alacak miktarından daha az olması karşısında hacizli malların tamamının değeri üzerinden hesaplanması gerektiği-
Borçlu şirketin, yemekhanede bulunan içecek ve gıda otomatlarının kurulması ve işletilmesi işini aldığı, ancak hacizden önce sözleşme sona erdiğinden hacizli malların 3.kişi elinde bulunduğunun kabulünün gerektiği-
Alacaklı tarafından İİK'nin 99.maddesine dayalı olarak açılan 3.kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkin davada, mülkiyet hakkına dayanan 3.kişi, zorunlu yasal hasım olduğundan ve somut olayda hasım da yanılma olduğu anlaşıldığından, davanın H.K.'a yöneltilerek anılan şahsın davalı olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-Borçlu ve davalı şirket ayrı tüzel kişiliklere sahip olup, dava konusu makine ve diğer demirbaşların borcun doğumundan önce davalı ortağı tarafından satın alındığı sabit olduğundan, mahkemece alacaklının davasının reddine karar vermesi gerekeceği-
Haczedilen menkullerin kendisine ait olduğunu söyleyen üçüncü kişiye (borçlunun boşandığı eski eşi) hacizli malların, yediemin olarak bırakıldığı ve akabinde istihkak iddiasının reddi davası açıldığı, bu tarih ile dava tarihi olan arasında icra dosyasındaki son işlem incelendiğinde, altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu görüldüğünden “istihkak iddiasının reddi” davası, TTK. mad. 726'da takibe konu çek için öngörülen zamanaşımı süresini kesen ve aynı Kanun’un 662.maddesinde düzenlenen nitelikte bir dava olmadığından, zamanaşımı süresinin dolduğu- Zamanaşımını kesen muamele her kim hakkında vaki olmuşsa ancak ona karşı hüküm ifade edeceği-
İcra mahkemesince ‘takibin ertelenmesine’ veya ‘ihtiyati tedbir yoluyla icranın durdurulmasına’ karar verilmiş olmadıkça alacaklı yararına % 40 (şimdi; 6352 s. K. gereğince % 20) tazminata hükmedilemeyeceği-