Davalı alacaklı "davalı borçlu ile dava dışı takip borçlularından birinin şirkette ortak olduğunu, bu gerçek kişilerin davacı şirket ile de ticari ilişkilerinin bulunduğunu, borçlunun ekonomik sıkıntıya düşmesi sonucu, bu kişilerin ortak hareket ederek davacı şirket üzerinden ticari faaliyetlerine devam ettiklerini, davalı-borçlunun üzerine kayıtlı aracı davacıya satmış gibi göstererek alacaklılardan mal kaçırdığını, dava dışı takip borçlusunun bir süre davalı borçlunun yanında çalıştığını, sonra da davacı şirkette çalışmaya başladığını, davalı borçlunun da da davacı şirkete sigorta girişinin bulunduğunu vb" savunmuş olmasına rağmen davacı üçüncü kişi ile dava dışı diğer takip borçlusunun SGK kayıtlarının dosyaya celbedilip incelenmediği görülmüş ve dinlenen tanığın "davalı borçlunun, davacı şirketin gayri resmi ortağı olduğunu, dava konusu aracın borçluya ait olduğunu, ancak aracı şirkete satmış gibi gösterdiğini, ancak aracı kullanmaya devam ettiği" anlaşılmış olmakla, mahkemece, dava konusu araç ile tarafların delil olarak dayandığı diğer araçların ilk tescil tarihinden itibaren kimler arasında el değiştirdiğinin belirlenmesi, davalı borçlu ile dava dışı borçlunun SGK kayıtlarının ilgili yerlerden celbi ile anılan bu kişilerin davacı şirket ile varsa bağlantılarının tespit edilmesi ve davacı şirketin ilk kuruluşundan itibaren tüm ortak ve yetkililerini gösteren ticaret sicil kayıt örneklerini getirterek bu bilgilerden hareketle, özellikle tanık beyanında belirttiği şekilde davalının, davacı şirketin gizli ortağı olduğuna yönelik beyanının doğruluğunun araştırılması, dava konusu araç satışının davacı ile davalı borçlu arasında alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla muvazaalı yapılıp yapılmadığı hususunun saptanması gerektiği-
Haciz sırasında hazır bulunmayan ve dava konusu menkullerin haczine ilişkin tutanağın İİK’nun 103.maddesi uyarınca tebliğ işlemi kendisine yapılmayan borçlunun, istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığının anlaşılamayacağı, mahkemece, borçluya usulüne göre davetiye çıkarılarak davaya katılımının sağlanması gerekeceği-
Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu malın muhafaza altına alınamayacağı-
Temyiz konusu mahcuzların değeri 5.240,00,-TL'sının altında olduğundan, hüküm kesin nitelik taşıdığı ve temyiz dilekçelerinin reddi gerektiği- Üçüncü kişi, alacaklı ve borçlu arasında danışıklı icra takibi yapıldığını ileri sürdüğünden, mahkemece iki şirketin ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bir bilirkişi incelemesiyle takibe konu senetlerin verilmesine neden olan hukuki ilişkinin varlığı ve gerçek olup olmadığının saptanması ve ortada gerçek bir alacak yoksa, üçüncü kişinin istihkak iddiasında haklı olduğu sonucuna varılması gerektiği- Aksi halde ise; borçlu şirket borcun doğum tarihinden sonra malvarlığının neredeyse tamamını üçüncü kişi şirkete devrettiği ve bununla ilgili İ.İ.K.nun 44. maddesindeki gereklerin yerine getirildiğini de iddia ve ispat edemediği için devralan üçüncü kişinin de işletmenin borçlarından borçluyla birlikte iki yıl süreyle müteselsilen sorumlu olacağı-
Davacı alacaklı vekili, "haczin borçlunun şantiye sahasında yapıldığını, davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, ayrıca satın alındığı iddia edilen bazı malzemelerin henüz şantiye sahasına getirilmemiş ve borçluya teslim edilmemiş eşyalar olduğunu, istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli delillerin sunulamadığını, üçüncü kişinin sözleşmenin feshedildiğini söylediği tarihten sonra da tünel kalıplarda kullanılan aksesuarların ve mıknatıslı şakülün fatura edilerek üçüncü kişiye gönderildiğini" belirterek "davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini" ileri sürmüşse de, icra mahkemesince "davalı üçüncü kişinin borçlu ile aralarındaki alt taşeron ilişkisinin sona erdiği, mahcuzların mülkiyetinin kendilerine geçtiği" yönünde sunduğu çok sayıda belgenin ve ödeme kayıtları ile araçlarının (örneğin çeklerin karşılığının bulunup bulunmadığı, borçlu tarafından tahsil edilip edilmediği vb. hususların) gerçekliği, buna göre mahcuzların bedelinin borçluya ödendiği yönündeki iddianın doğruluğu ile ilgili, tarafların ticari kayıtları ve ilgili banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Dava konusu tünel kalıplarla ilgili ödemelerin hak edişler kapsamında borçluya ödenip ödenmediği ve ödeme tarihleri, bununla ilgili ödemelerin de TOKİ tarafından üçüncü kişiye yapılıp yapılmadığı konularında da uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak mülkiyetin üçüncü kişiye ya da Toki’ye geçip geçmediği, hangi tarihte geçtiği saptanmadan hüküm kurulmasının da hatalı olduğu-
Takip hukukuna ilişkin istihkak davasının dinlenebilmesi için diğer dava koşullarının yanında takip konusu alacağın gerçek bir alacak olması da gerekeceği-
Rehin hakkının sadece karşılıksız kalan çekler ve ibraz edilmeyen çekler ile ilgili olarak ileri sürebileceği- İleride doğacak alacakların da rehnedilebileceği-
İcra Mahkemesi'nce önüne gelen istihkak davasının yargılaması esnasında tarafların tüm delilleri toplanılarak bunların değerlendirilmesi sonucunda, mahcuzların 3. şahıs şirkete ait olduğu kanaatine varılması halinde ihtiyati haczin kaldırılması kararı istihkak davasının açılmasından sonra verilmiş olduğundan davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına kararı, mahcuzların borçluya ait olduğu kanaatine varılması halinde ise 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken işin esası incelenmeksizin ihtiyati haczin kaldırıldığından bahisle eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı vekili, haczedilen mallar üzerindeki haczin kaldırılmasını istemiş, icra müdürlüğünce istek doğrultusunda işlem yapılmış olup, bu durumda artık geçerli bir haciz de kalmadığı için 3. kişinin açtığı istihkak davasının konusuz kalacağı-