Üçüncü kişi, takibin taliki kararının tebliğinden itibaren 7 günlük yasal hak düşürücü süre içinde istihkak davası açmayarak istihkak iddiasından vazgeçmiş olduğundan eldeki şikâyet başvurusunun konusunun da bulunmadığı-
Davalı borçlu şirket ile üçüncü kişin şirketin organik bağ içinde olmasının tek başına muvazaanın kanıtı olarak kabul edilemeyeceği- İki şirketin iç içe girmiş tek şirket gibi yönetilip yönetilmediğinin ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile, gerekirse mahallinde yaptırılacak kolluk incelemesi ile araştırılması gerektiği- Tek şirket gibi yönetildikleri belirlenirse bu kez borcun doğum tarihinden sonra alınan araç ve yine borcun doğum tarihinden sonra alınan diğer mahcuzlar yönünden alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket edilip edilmediği üzerinde durulması gerektiği- Organik bağ içinde olmakla birlikte iki ayrı şirket olarak faaliyet gösterdikleri belirlenirse bu kez İİK. uyarınca, mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü ile ispat yükü altında olan üçüncü kişinin sunduğu delillerin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli olup olmadığı üzerinde durulması gerektiği- Dava konusu 4 aracın tamamının üçüncü kişi şirket adına kayıtlı olduğu, üç tanesinin borcun doğum tarihinden önce bir tanesinin ise borcun doğum tarihinden sonra alındığı görülmekle, borcun doğum tarihinden önce alınan araçlar yönünden istihkak iddiasının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulü diğer mahcuzlar yönünden ise sunulan faturaların mahcuzlara uygunluğunun keşif ve alanında uzman bilirkişi incelemesi ile araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Davanın esastan reddine karar verildiğine göre nispi vekâlet ücretinin karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca alacak miktarından daha az olması karşısında hacizli malların tamamının değeri üzerinden hesaplanması gerektiği-
Borçlu şirketin, yemekhanede bulunan içecek ve gıda otomatlarının kurulması ve işletilmesi işini aldığı, ancak hacizden önce sözleşme sona erdiğinden hacizli malların 3.kişi elinde bulunduğunun kabulünün gerektiği-
Alacaklı tarafından İİK'nin 99.maddesine dayalı olarak açılan 3.kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkin davada, mülkiyet hakkına dayanan 3.kişi, zorunlu yasal hasım olduğundan ve somut olayda hasım da yanılma olduğu anlaşıldığından, davanın H.K.'a yöneltilerek anılan şahsın davalı olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-Borçlu ve davalı şirket ayrı tüzel kişiliklere sahip olup, dava konusu makine ve diğer demirbaşların borcun doğumundan önce davalı ortağı tarafından satın alındığı sabit olduğundan, mahkemece alacaklının davasının reddine karar vermesi gerekeceği-
Haczedilen menkullerin kendisine ait olduğunu söyleyen üçüncü kişiye (borçlunun boşandığı eski eşi) hacizli malların, yediemin olarak bırakıldığı ve akabinde istihkak iddiasının reddi davası açıldığı, bu tarih ile dava tarihi olan arasında icra dosyasındaki son işlem incelendiğinde, altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu görüldüğünden “istihkak iddiasının reddi” davası, TTK. mad. 726'da takibe konu çek için öngörülen zamanaşımı süresini kesen ve aynı Kanun’un 662.maddesinde düzenlenen nitelikte bir dava olmadığından, zamanaşımı süresinin dolduğu- Zamanaşımını kesen muamele her kim hakkında vaki olmuşsa ancak ona karşı hüküm ifade edeceği-
İcra mahkemesince ‘takibin ertelenmesine’ veya ‘ihtiyati tedbir yoluyla icranın durdurulmasına’ karar verilmiş olmadıkça alacaklı yararına % 40 (şimdi; 6352 s. K. gereğince % 20) tazminata hükmedilemeyeceği-
Geçerli bir haczin varlığından söz edebilmek için (ihtiyati haciz kararı yoksa) ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesinin ve itiraza ilişkin sürelerin geçmesinin ya da borçlunun bu sürelerden vazgeçme beyanının bulunmasının, böylece takibin hacizden önce kesinleşmesinin gerekeceği- Dava konusu takip dosyasından borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin, mahkemece usulsüz olduğu tespit edilerek, borçlu şirketin ödeme emrinden haberdar olduğu tarihe göre, davaya konu haczin, takip kesinleşmeden yapıldığı ve usulsüz olduğunun kabulü gerektiğinden, mahkemece, haczin usulsüz olduğu, dava tarihi itibarı ile geçerli bir haciz bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Haczedilen malın üçüncü kişinin elinde bulunması ve üçüncü kişinin de bu hacizli mal hakkında istihkak iddiasında bulunması halinde, icra müdürünün, üçüncü kişi aleyhine "istihkak davası" açmak üzere, alacaklıya "yedi günlük" bir süre vermesi gerektiği-
Ödeme kabiliyetini kısmen veya tamamen kaybeden borçlunun iyi niyetli bir kişiden veya basiretli bir tacirden beklenemeyecek tasarruflarla mevcudunu eksilttiği ve üçüncü kişinin bu durumu bildiği veya bilmesi gerektiği hallerde yapılmış olan tasarrufların geçersiz olacağı, ticari işletmenin ya da işyerindeki ticari emtianın tamamını veya bir kısmını devir veya satın alan kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul olunacağı, kısa aralıklarla gerçekleştirilen işyeri devirleri alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler olduğu, danışığa dayalı istihkak iddiası dinlenemeyeceğinden, davacı alacaklının İİK. mad. 99.’e dayalı olarak açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-