Haciz mahallinde borçluya ait çok sayıda evrakların bulunması sebebiyle İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulünün gerekeceği, bu sebeple, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişinin delillerinin ispat yükünü karşılayıp karşılamadığının ve aleyhine olan karineyi çürütüp çürütemediğinin irdelenmesinin gerekeceği, davalı 3. kişinin, eldeki davada delil olarak işyeri su faturasına, KDV tahakkuk fişi fotokopisine, 13.01.2011 tarihli faturaya ve tanık beyanlarına dayandığı, ancak su faturası ve tahakkuk fişinin haciz tarihinden sonraki dönemlere isabet ettiği, sunulan faturanın da her zaman düzenlenmesi mümkün belgelerden olup istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyeceği, davalı 3. kişinin dayandığı deliller ile alacaklı lehine olan karinenin aksini ispat edemediği-
Dava konusu haczin yapıldığı icra takibine dayanak senet ile ilgili ceza mahkemesinde sahtecilik iddiası ile açılmış kamu davasının bulunduğu, ceza davasında verilecek karar eldeki istihkak davasının sonucunu etkileyecek mahiyette olduğundan bekletici sorun (HMK. mad. 165) yapılmasının gerekeceği, belirtilen husus dikkate alınmadan işin esasına yönelik yazılı biçimde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı şirket yetkilisi haczi öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde istihkak iddiasında bulunmakla, İİK’nun 96/3. maddesinde öngörülen 7 günlük yasal hak düşürücü sürenin kesildiği, İcra Müdürlüğü tarafından İİK'nun 99. maddesinin uygulanmasına yönelik işlemin iptali kararının üçüncü kişiye tebliğinin dava açma süresini başlatan bir işlem olmadığı, hak düşürücü dava açma süresinin başlaması için, İİK'nun 97/1. maddesine göre İcra Müdürlüğü'nce prosedürün uygulanmasının, icra mahkemesince verilen, takibin ertelenmesi ya da devamına ilişkin kararın 3. kişiye tebliğinin gerekeceği-
Borçlu ile üçüncü kişinin alacaklıların alacaklarına ulaşmasını engellemek amacıyla danışıklı (muvazaalı) olarak birlikte hareket ettikleri, borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan ve takibe dayanak borç işletme devrinden önce doğduğundan, İİK’nun 44. ve 6098 sayılı TBK’nun 202. maddelerinin uygulanması gerekeceğinden, işletmeyi devralan kişinin, devraldığı işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, üçüncü kişinin istihkak iddiasının kabulüne karar verileceği-
Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıpta üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra müdürü, o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet vereceği, bu mühlet içinde icra hâkimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiasının kabul edilmiş sayılacağı, bu durumda da mahcuzlar üzerindeki haczin kalkacağı, alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davasında takibin durdurulması yönünde bir tedbir kararı getirilmediği sürece tasarrufun iptali istemi ile açılan davanın haczin devamı için gerekçe olarak gösterilemeyeceği-
İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde, davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu-
3. kişi bankanın, haciz yazısına karşı "mevduat üzerinde rehin ve hapis hakkının olduğunu" ileri sürmesinin istihkak iddiası niteliğinde olduğu, haczedilen şey (hesaptaki para) 3. kişi banka nezdinde bulunduğundan istihkak iddiasıyla ilgili olarak İİK'nun 99. maddesindeki prosedürün uygulanmasının gerekeceği, dolayısıyla anılan prosedür uygulanmadan üzerinde istihkak iddia edilen hacizli paranın bu aşamada bankadan istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Uyuşmazlığın, alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca “istihkak iddiasının reddi” istemine ilişkin olduğu, mahkemece öncellikle istemin istihkak iddiasının reddi davası olarak vasıflandırılarak yargılamayı istihkak prosedürüne göre sürdürülmesi, tarafların delillerini toplayıp varsa noksan harcı tamamlattırdıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği--
Şikayetçi 3. kişi, icra mahkemesinden haczin İİK'nun 99. maddesine göre yapılması ve alacaklıya istihkak davası açması için süre verilmesi gerektiğini belirterek icra müdürlüğünün İİK'nun 99. maddesinin uygulanması talebinin reddine ilişkin işleminin iptalini, İİK'nun 16. maddesi uyarınca şikayet yoluyla istediğinden, mahkemece, şikayetçinin istemi aşılarak, ortada bir istihkak davası olmadığı halde talebi istihkak davası olarak nitelendirilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı borçlunun istihkak iddiasını kabul etmesinin alacaklının haklarını etkilemeyeceği, gerçekten de İİK.'nun 97/12. maddesinde: "Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra memuruna dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lazımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz." düzenlemesinin yer almakta olmasından dolayı davanın reddine yönelik hüküm kurulmasının gerekli ve yeterli olduğu için hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde hem davanın reddine hem de borçlu yönünden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-