Yokluğunda yapılan hacizlerden haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı alacaklıya süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, davaya dahil edilmesi halinde tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı alacaklının dava dilekçesinde, %40 tazminat talebi olduğu halde tazminat hususunda olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
İİK. mad. 99 uyarınca açılan davalarda tazminata ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği-
Hacze konu mahcuzlarla ilgili, HMK. mad. 297/2 uyarınca, olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği- Üçüncü kişinin haczedilmezlik şikayetiyle ilgili dosyada birleştirme kararı verilmişse de, icra dosyasında taraf olmayan üçüncü kişinin şikayet yoluyla haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği, ancak istihkak prosedürüne göre haczin kaldırılmasını talep edebileceği düşünülerek şikayetin aktif husumet ehliyeti yönünden reddi gerektiği- Hükme dayanak alınan bilirkişi raporu, hüküm kurmaya yeterli olmadığından, mahkemece yeniden, seçilecek 2 elektrik mühendisi, 1 hukukçu bilirkişi aracılığıyla keşif yapılması, dava konusu icra dosyaları ile birlikte hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda bahsedilen emsal nitelikl icra takip dosyasının da getirtilerek, hazırlanacak raporda göz önünde bulundurulmak üzere bilirkişilere tevdi edilmesi, dosya içerisinde bulunan davalı-davacı 3. kişi ile borçlular arasındaki sözleşmeler, hakediş raporları ve ödeme kayıtları ile ilgili taraf delilleri ve belgeleri dikkate alınmak suretiyle mahcuzların durumlarını borçlu (yüklenicilere) veya ihaleyi yapana ait olup olmayacakları konusunda ayrıntılı, gerekçeli, hükme dayanak oluşturmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli bir bilirkişi raporu düzenlenmesinin sağlanması, sunulacak raporun dava dosyasında bulunan tüm delillerle birlikte değerlendirilerek, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği-
İstihkak davaları genel hükümlere göre görüleceği ve nispi esas üzerinden harca tabi olduğu, haczedilen dava konusu mahcuzların değeri üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının ¼'ü peşin olarak alındıktan sonra, yargılamaya devam olunması gerekirken, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe sonraki işlemlerin yapılamayacağını öngören Harçlar Kanun'un 32. maddesine aykırı olarak davaya eksik harçla bakılmasının isabetsiz olduğu-
Dava konusu mahcuz, üçüncü kişi şirket tarafından, finansal kiralama sözleşmesi yoluyla kiralanmış olup haczin yapıldığı tarih itibariyle finansal kiralama sözleşmesinin süresi henüz dolmamış olduğu yani haciz tarihi itibariyle mülkiyetin, üçüncü kişi şirkete henüz geçmediği ve anılan şirketin haczin yapıldığı ve istihkak iddiasında bulunulduğu tarih itibariyle kiracı olduğu anlaşıldığından ve kiracılık sıfatına dayanılarak istihkak iddiasında bulunulamayacağından, alacaklı tarafından İİK. mad. 99 uyarınca istihkak iddiasının reddi talebiyle açılan davanın kabulü gerektiği-
Borçlu şirketin haciz yapılan adreste daha önce faaliyette bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin olarak alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının kabul ile sonuçlanmasından hemen sonra alınan kararla borçlu şirketin bir başka adrese taşındığı üçüncü kişi şirketin; borçlu şirketin taşındığı adreste borçlu şirketin ortaklarının kardeşleri tarafından, yine borcun doğumundan sonra kurulduğu, haciz mahallinde borçlu şirket markasını taşıyan malların haczedildiği, bu itibarla İİK’nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin -borçlu, dolayısıyla- alacaklı yararına olduğu, davanın alacaklı tarafından açılmış olmasının ispat külfetini değiştirmeyeceği davalı üçüncü kişi tarafından sunulan faturalar borcun doğum tarihinden sonra düzenlenmiş olup, ayırt edici özelliklerinin bulunmadığından, karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan davalı üçüncü kişinin, karinenin aksini kesin ve inandırıcı delillerle ispat edemediği anlaşılmakla, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi talebine yönelik açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 24.03.2016 T. E: 2014/15668, K: 5377-
Takibe konu alacağın, işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan işçi alacağı olduğu, bu alacağa ilişkin davanın açılmasından önce, borcun doğumundan sonra davalı 3. kişi şirketin kurulduğu, ödeme emrinin tebliğ edildiği adres her ne kadar 3. kişinin adresi ise de, borçluya çıkarılan tebligatın o adreste, tebligat almaya yetkili olduğunu beyan edene tebliğ edildiği ve haczin de, ödeme emrinin tebliğ edildiği bu adreste yapıldığı, borçlu şirketin ortağı, müdürü ve yetkilisinin, 3. kişi şirketin kurucularından birinn kardeşi olup, şirketin kuruluşunda kardeşine vekalet ettiği ve halen de 3. kişi şirketin çalışanı ve haciz sırasında da hazır olduğu hususları ile İİK’nun 97/a maddesinde belirtilen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararına olması ve aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerektiği birlikte değerlendirildiğinde, davalı 3. kişinin sunduğu, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı, borcun doğumundan sonra ve borçlu tarafından düzenlenmiş bulunan fatura ve yine borcun doğumundan sonra düzenlenmiş adi yazılı kira sözleşmesi karinenin aksini ispata yeterli olmadığından, alacaklı tarafından İİK’nun 99. vd. maddesi uyarınca açılan istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davanın kabulü gerektiği-
Alacaklı tarafından açılan 3. kişi tarafından ileri sürülen istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davada; davalı 3. kişi şirket vekilinin, "müvekkili şirketin, davaya konu haczin yapıldığı işyerini, borçludan devraldığı ve aynı tarihte de işyerinin bulunduğu taşınmaz sahibi ... ile kira sözleşmesi yaptığını, işyerinin devri karşılığında borçluya 175.000 TL. verdiğini" belirttiği; taraflar arasında aktedilen işyeri devir sözleşmesinin adi nitelikte olduğu; işyeri devir sözleşmesinin tarihi dikkate alınarak, borçlunun ve 3. kişinin ticari defterlerinin getirtilmesi, söz konusu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı da göz önünde bulundurularak, sözleşmede belirtilen işyeri devir bedelinin, davalı 3. kişi tarafından davalı borçluya ödenip ödenmediği belirlendikten sonra, dosya içerisindeki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği-