Davalı borçlu ile davalı 3.kişi anne-oğul olup haciz tarihi itibariyle davalı 3. kişinin 18 yaşında olması, adresinde yapılan başka bir hacizde, haciz mahallinde borçlunun diğer oğlunun önceden borçlu annesi ile davalı 3.kişi kardeşinin birlikte mobilya şirketi işlettiklerini sonradan annesinin mobilya şirketini kapattığını, davalı 3. kişinin farklı ünvanla mobilya ticaretine başladığını beyan etmesi ve davalı 3.kişinin işe başlama tarihi ile takip dayanağı çekin keşide tarihi arasında 1 ay olmakla birlikte ticari hayatta çeklerin ileri tarihli düzenlenmesinin sıklıkla karşılaşılan bir durum olması, davalı 3. kişinin diğer adresinde yapılan başka bir hacizde "borçluya ait evraklara rastlanılması, her iki şirketin faaliyet alanlarının aynı olması" nedeniyle borçlunun ticari faaliyetine davalı 3. kişi üzerinden danışıklı olarak devam ettiğinin anlaşıldığı; İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla "alacaklı lehine olduğu", ispat yükü altında olan davalı 3. kişi karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delil sunamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının itirazla duran icra takibi aşamasında, ihtiyati haciz uygulatması genel anlamda bir takip işlemi olmadığından, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, takibin durmuş olmasının ihtiyati haczin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, somut olayda itiraz edilmeyen ihtiyati haciz kararı geçerliliğini koruduğundan, mahkemece dava konusu istihkak iddiasının esasına girilerek karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece "takibin devamına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, alacaklı tarafından istihkak iddiasının kaldırılmasına ilişkin İİK. mad. 99 kapsamında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde; hüküm fıkrasında talebin kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra Müdürlüğü’nce hacizde davacı alacaklıya 7 gün içerisinde dava açmadığı takdirde, 3.kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağına dair ihtaratın yapılmadığı ve bu nedenle usulüne uygun süre verilmediği anlaşıldığından, alacaklı-davacının açtığı davanın süresinde açtığının kabul edilmesi gerektiği-
İİK’nun 97. maddesine göre istihkak iddiasında bulunan 3. kişinin dava açması gerekirken gerek İcra Müdürlüğü’nün yanlışlıkla alacaklıya süre vermesi gerekse alacaklı tarafından kendiliğinden istihkak iddiasının kaldırılması için dava açmasının, 3. kişide olan ispat yükümlülüğünün yerini değiştirmediği gibi açılan davanın reddini gerektirmeyeceği-
Dava konusu takibin ve haciz işleminin dayanaktan yoksun hale geldiği, davanın konusunun da kalmadığı anlaşıldığından, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Alacaklının, İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı, 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin dava reddedilmiş olup takibe konu alacak miktarı, hacizli malların değerinden daha az olduğundan, davalı 3. kişi yararına bu miktar üzerinden hesap edilecek nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İcra Müdürlüğü'nce alacaklıya dava açması için 7 gün süre verilmesine ilişkin karar, alacaklıya tefhim veya tebliğ edilmediği gibi dava açılmaması halinde doğacak hukuki sonuçlar bakımından da gerekli ihtaratların yapılmadığı gözetilerek temyize konu davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Haciz, davalı alacaklı şirketin isteği ile ise de, davacının işyerinde borçluya ait evrakın ve iplik çuvallarının bulunmasının açıklanamamış olması nedeniyle sonradan açılan istihkak davasının kazanılmış olmasına karşın haczin yapılması sırasında davacının da kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- İstihkak davasında da, davalı alacaklı şirket aleyhinde inkar tazminatına hükmedilmemiş olup haczin kasten zarar verme amacıyla yapılmamış olması, davacının borçlu şirkete ait evrakın ve iplik çuvallarının varlığını açıklayamaması nedenleri ile davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekeceği- Davacının işyerinde yapılan muhafaza işleminde bölüşük kusurlu olmasından dolayı, TBK. mad. 52 uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat tutarlarından uygun bir indirim yapılması gerektiği-
Basit yargılama usulüne tabi davalarda, mümkün olan hallerde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi olanağı getirilmişse de, üçüncü kişinin, İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davasında, davalı alacaklıya dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilip cevap vererek delillerini sunma olanağı tanınmadan karar verilmiş olduğundan ve istihkak iddiası ile üçüncü kişi tarafından açılan davada tarafların iddia ve savunmalarının araştırılması için taraf teşkilinin sağlanması, duruşmalı inceleme yapılması, taraflarca sunulan kanıtların yargılama sırasında değerlendirilerek taraflara da bu konuda beyanda bulunma olanağının tanınması gerektiğinden, dosya üzerinden yapılan inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu-