Borçlu şirketin haciz yapılan adreste daha önce faaliyette bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin olarak alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının kabul ile sonuçlanmasından hemen sonra alınan kararla borçlu şirketin bir başka adrese taşındığı üçüncü kişi şirketin; borçlu şirketin taşındığı adreste borçlu şirketin ortaklarının kardeşleri tarafından, yine borcun doğumundan sonra kurulduğu, haciz mahallinde borçlu şirket markasını taşıyan malların haczedildiği, bu itibarla İİK’nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin -borçlu, dolayısıyla- alacaklı yararına olduğu, davanın alacaklı tarafından açılmış olmasının ispat külfetini değiştirmeyeceği davalı üçüncü kişi tarafından sunulan faturalar borcun doğum tarihinden sonra düzenlenmiş olup, ayırt edici özelliklerinin bulunmadığından, karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan davalı üçüncü kişinin, karinenin aksini kesin ve inandırıcı delillerle ispat edemediği anlaşılmakla, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi talebine yönelik açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 24.03.2016 T. E: 2014/15668, K: 5377-
Alacaklı tarafından açılan 3. kişi tarafından ileri sürülen istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davada; davalı 3. kişi şirket vekilinin, "müvekkili şirketin, davaya konu haczin yapıldığı işyerini, borçludan devraldığı ve aynı tarihte de işyerinin bulunduğu taşınmaz sahibi ... ile kira sözleşmesi yaptığını, işyerinin devri karşılığında borçluya 175.000 TL. verdiğini" belirttiği; taraflar arasında aktedilen işyeri devir sözleşmesinin adi nitelikte olduğu; işyeri devir sözleşmesinin tarihi dikkate alınarak, borçlunun ve 3. kişinin ticari defterlerinin getirtilmesi, söz konusu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı da göz önünde bulundurularak, sözleşmede belirtilen işyeri devir bedelinin, davalı 3. kişi tarafından davalı borçluya ödenip ödenmediği belirlendikten sonra, dosya içerisindeki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği-
Takibe konu alacağın, işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan işçi alacağı olduğu, bu alacağa ilişkin davanın açılmasından önce, borcun doğumundan sonra davalı 3. kişi şirketin kurulduğu, ödeme emrinin tebliğ edildiği adres her ne kadar 3. kişinin adresi ise de, borçluya çıkarılan tebligatın o adreste, tebligat almaya yetkili olduğunu beyan edene tebliğ edildiği ve haczin de, ödeme emrinin tebliğ edildiği bu adreste yapıldığı, borçlu şirketin ortağı, müdürü ve yetkilisinin, 3. kişi şirketin kurucularından birinn kardeşi olup, şirketin kuruluşunda kardeşine vekalet ettiği ve halen de 3. kişi şirketin çalışanı ve haciz sırasında da hazır olduğu hususları ile İİK’nun 97/a maddesinde belirtilen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararına olması ve aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerektiği birlikte değerlendirildiğinde, davalı 3. kişinin sunduğu, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı, borcun doğumundan sonra ve borçlu tarafından düzenlenmiş bulunan fatura ve yine borcun doğumundan sonra düzenlenmiş adi yazılı kira sözleşmesi karinenin aksini ispata yeterli olmadığından, alacaklı tarafından İİK’nun 99. vd. maddesi uyarınca açılan istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davanın kabulü gerektiği-
İcra Müdürlüğü'nce alacaklıya dava açması için 7 gün süre verilmesine ilişkin kararda, dava açılmaması halinde doğacak hukuki sonuçlar bakımından gerekli ihtaratın yapılmadığı gözetilerek, temyize konu davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Haciz, davacı 3. kişi şirketin adresinde yapıldığından ve adresin borçlu şirketin adresi olduğu ispatlanamadığından, istihkak davasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu- 6183 sayılı Yasa mad. 66'ya dayalı olarak açılan istihkak istemine ilişkin davada, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Borç, ihtirazi kayıtla ödenmiş olduğundan, menkuller üzerindeki haciz kalkmış olsa dahi, dava ödenen bedel üzerinden devam edeceğinden, yargılamaya devam edilerek, deliller toplanıp işin esasına girilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, ortada istihkak iddiasına konu menkul haczi bulunmadığından bahisle, yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 99 uyarınca alacaklı tarafından açılan istihkak davalarında davanın, istihkak iddiasında bulunan 3. kişi ile borçluya karşı açılacağı; davalı olarak gösterilen temsilci hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borcun doğumundan sonra, borçlunun mali durumu konusunda bilgi sahibi olan davalı üçüncü işiye yapılan işyeri devrinin danışıklı olduğu kabul edilmesi gerektiği- Danışıklı işyeri devri alacaklının haklarını etkilemeyeceği- İşyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse de, bu devrin İİK'nun 44.madde koşullarına uygun olarak yapıldığı iddia ve ispat edilmediğinden alacaklının hakları yine etkilenmeyeceğinden davacı alacaklının davasının kabulüne, aksi halde, yani devir borcun doğumundan önce yapılmış ise alacaklının açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Konusuz kalan istihkak davasıyla ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğine göre; karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-