İstihkak iddiası mahkemece yerinde görülmemiş olan 3. kişiye takipte borçlu sıfatı verilerek hakkında haciz işlemleri yapılmasının hatalı olduğu-
Borçlu ve 3. kişi şirket arasındaki ticari ilişkinin ve organik bağın ortaya konulması ve davalı 3. kişi tarafından sunulan faturaların doğruluğunun her iki taraf bakımından denetlenmesi için borçlu ve 3. kişi şirkete ait fatura ve defter kayıtlarının birlikte incelenmesi için dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii, borçlu ve 3. kişi şirket arasındaki takip dosyaları ve icra ceza mahkemesi dosyalarının dosya içerisine alınarak incelenmesi, yine taraflar arasındaki ticari ilişkinin takip konusu borcun doğumundan önce başlayıp başlamadığı, sonrasında da devam edip etmediği hususu üzerinde de durularak elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Vergi kaydı ve ticaret sicil kayıtlarının, tek başına işyerinin kayıt sahibi kişiye ait olduğunun kanıtı olmayacağı, aynı şekilde fatura ve kira kontratının da sonradan düzenlenmesinin mümkün bulunduğu- Borçluya haciz adresinde yapılmış bir tebligatın olmadığı, istihkak iddia eden şirketin borcun doğumundan önce kurulduğu, borçlu ile ilgili her hangi bir belgenin haciz mahallinde bulunmadığı, şirket devri olmayıp, hisse devrinin sözkonusu olduğu, bir an için şirket devrinin olduğu düşünülse bile, işyerini devir alanın, devir aldığı işletmenin borçlarından sorumlu olacağı, takip konusu borcun şirket borcu olmayıp, şahsi borç olduğu, dolayısıyla devralanın bu şahsi borçtan sorumlu olmadığı, hissesini devreden kişinin, şahsi borcu için eskiden ortak olduğu şirkette haciz uygulanamayacağı, 3. kişi şirket ile borçlunun başkaca ilişkisinin iddia ve ispat edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davanın esasına yönelik ret kararı verildiğine göre; karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu haciz sırasında hazır bulunan 3. kişi istihkak iddiasında bulunmuş ve talimat icra müdürlüğünce istihkak iddiasının asıl icra müdürlüğünce değerlendirilmesi için dosyanın gönderilmesine karar verilmiş olup,  alacaklı vekili asıl icra müdürlüğüne dilekçe ile başvurarak, istihkak iddiası hususunda gerekli işlemin yapılmasını talep etmiş ve icra üdürlüğünce haczin İİK 99. maddesine göre yapılmış sayılmasına, alacaklıya 7 gün içinde dava açmak için süre verilmesine ilişkin karar alacaklı vekiline tebliğ edilmiş olduğundan ve Kanun'un öngördüğü, 7 günlük hak düşürücü sürenin bu kararın ilgiliye tefhimi veya tebliğinden itibaren başlayacağından, mahkemece açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlunun 3. kişi bankadaki mevduatının, İİK. mad. 106/2 koşullarında menkul hükmünde olduğu, 3. kişi bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesine karşılık 3. kişinin süresi içerisinde, borçlunun mevduatları üzerinde rehin hakkı olduğunu ileri sürmesinin, 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, alacaklı, 3. kişi tarafından 89/1 haciz ihbarnamesine verilen cevabın aksini icra hukuk mahkemesinde ispat ederek, üçüncü kişinin İİK'nun 89/4.maddesi uyarınca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği, ancak yapılan bu itiraza rağmen 3. kişi bankaya 89/2 haciz ihbarnamesi veya haciz müzekkeresi gönderilemeyeceği- 3. kişi Bankanın 89/1 haciz ihbarnamesine karşı, takip borçlusunun Banka nezdindeki mevduatları üzerinde rehin hakkı bulunduğuna dair beyanının, İcra İflas Kanunu'nun haciz ihbarnamesine yapılan itirazlar bakımından, özel bir düzenleme getirdiği gözetilerek, İİK 97 ve 99. maddeler kapsamında değil, İİK'nun 89/1 ve 89/4 maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken, İcra Müdürlüğü'nün İİK'nun 99. maddesi gereğince işlem yapması gereğinden bahisle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
İstihkak davalarında, alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4'ü peşin olarak alındıktan sonra, yargılamaya devam olunması, yargılama tamamlanıp davanın kabulüne karar verildiğinde ise davada haksız çıkan taraftan eksik kalan karar ve ilam harcının alınması gerektiği- Sadece davalının, hükmü temyiz etmesi nedeniyle, hukuk yargılamasında uygulaması bulunan “aleyhe bozma yasağı”ndan yararlanmakla birlikte, 492 s. Harçlar Kanunu'nda düzenlenen, yargı harçlarının alınması kamu yararına ilişkin olduğundan, bu hususun mahkemelerce re'sen gözetilmesi gerektiği- Davanın kabulüne karar verilmiş olmakla birlikte nispi karar ve ilam harcı hakkında hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı, davalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davaya konu aracın; takibin dayanağı olan mahkeme kararından ve haciz işleminden önce; borçludan farklı bir tüzel kişiliğe sahip olan üçüncü kişi şirket tarafından satın alınarak, doğrudan davalı 3. kişi şirket adına tescil edilmiş olduğu, davacı alacaklı tarafından mahcuz aracın borçlu şirket tarafından, 3. kişi şirkete devredildiğinin iddia ve ispat edilmediği, bu hususa ilişkin dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı anlaşıldığından; davanın reddi gerekeceği-
Borcun doğumundan evvel borçlu şirketin haciz yapılan adresten ayrıldığı, borcun doğumundan yaklaşık 2 yıl öncede borçlu şirketin ortaklarının şirketteki paylarını devrettikleri, borçlu şirket kurucusu ile 3. kişi şirketin kurucu ve ortaklarının akraba olduklarının kanıtlanamadığı, haciz mahallinde borçlu şirket ortak ve yetkilileri ile borçlu şirkete ait herhangi bir evrakın bulunamadığı, borçlu şirket ile 3. kişi şirket arasında örtülü işyeri devri yapıldığının belirlenemediği dikkate alındığında davalı 3. kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağın kanıtlanamadığının kabulü gerekeceği, bu nedenle İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi davalı 3.kişi şirket yararına olup bu yasal karinenin aksi davacı alacaklı tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinin, hak düşürücü süre olan 7 günlük süre dolmadan, saat 17:19 itibariyle UYAP sistemine girdiği anlaşıldığından, davanın süresinde açıldığı kabulü gerekeceği-
Borçlu, borcun doğum tarihinde, davacı üçüncü kişi şirketin % 98 hakim ortağı iken, borcun doğum tarihi ve takip tarihinden sonra, ancak haciz tarihinden kısa bir süre önce şirketteki hisselerinin tamamını aynı soyadını taşıyan akrabasına devretmiş olup, dosya içeriğine göre, takibe konu bono davacı üçüncü kişi şirketin faaliyet alanı olan tekstil alımından kaynaklı olarak düzenlenmiş olup, davalı borçlunun bonoda belirtilen tutarda kişisel borcunun olmasının hayatın olağan akışına da uygun olmadığı, bu nedenlerle davacı üçüncü kişi şirket ile borçlu arasında, alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-