T.C.Anayasası’nın yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsediği, bunun anlamının yargılamanın açık olacağı, yargılamanın sonunda mahkemece verilen kararın da açıkça belirtileceği, sonradan yazılan gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olmasının gerekeceği, aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesinin zedeleneceği ve mahkeme kararlarına güvenin sarsılmış olacağı, bu hukuki esasın doğal sonucu gerekçeli karar kısa karara uygun değilse kararın bozulması icabedeceği-
Yapılan işlerin, plan veya projelere aykırı olarak yapılması halinde ortada idari kararın tatbiki olan bir fiil bulunmadığından bu iddia ile açılmış bir davanın ancak haksız fiilden doğan bir dava olacağı, nitekim davalı teşebbüsün istihdam ettiği makinist ve tren şefi hakkında Asliye Ceza Mahkemesinde bu kişilerin şahsi kusurlarından dolayı TCK. 455/1-son maddeleri uyarınca dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet vermekten kamu davası açıldığına göre, mevcut bu olgu karşısında bu kişilerin sırf idari bir görevin yerine getirilmesi sırasında zarara yol açmayıp, salt kişisel kusuruna dayanıldığından onları çalıştıran sıfatıyla davalı teşebbüsün hizmet kusurundan söz edilemeyeceği, burada teşebbüsün adam seçme ve onu denetlemede özen borcunu yerine getirmedeki kusurundan söz etmenin mümkün olacağı-
Somut olayda kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu, HUMK.nun 388. maddesi kamu düzenine ilişkin olup, kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği-
Israr kararı taraflara tebliğ edilmemiş olup, davalı yanca verilen dilekçenin de temyiz dilekçesi mahiyetinde olmadığı, bu aşamada direnme kararına yönelik bir temyiz bulunmayıp, dilekçenin daire kararının harca yönelik kısmının tavzihi istemli olmasına göre, bu talebin incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait olacağı-
Yargılama usulünün hakkı bulmayı ve istikrarı sağlamayı amaç edindiği, öyleyse maddi yanılgıya dayanan ya da görev konusuyla hak düşümü süresi gözetilmeksizin oluşturulan bozma kararlarına uyulması gibi çok istisnai olaylar dışında onlara yeniden dönülmesi olanakları dış tutulacak olursa bozmaya uyulduktan sonra gereklerinin uygulanmasının kamu düzeni kapsamında sayılacağı, başka türlü davranılmasına belirtilen düzenin engel olacağı-
Her ne kadar, Yerel Mahkemece, kazanın meydana geldiği gün ve saat, uçağın cinsi ve özellikleri, kaza sırasında mevcut hava koşulları yönünden tüm deliller toplanmış, kazaya ilişkin C.Başsavcılınca yapılan hazırlık soruşturmasına ilişkin evrak da getirtilmiş ve bu nedenle bozma kararının anılan yönlerden araştırma yapılması gereğine işaret edilen bölümünde isabet görülmemiş ise de; Yerel mahkemenin, toplanan deliller çerçevesinde o günkü hava koşullarının, uçağın cins ve özelliklerinin, bakım durumunun, uçuş öncesinde ve uçuş sırasında alınması gereken önlemlerdeki herhangi bir eksikliğin uçağın düşmesine etkisi olup olmadığı, kazanın pilotaj hatasından ileri gelip gelmediği, sonuç olarak, uçağın düşmesinde davalı kuruma yüklenebilecek bir kusurun bulunup bulunmadığı yönlerinden, konusunda uzman ve taraflarla ilgisi bulunmayan bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan rapor alınmaksızın, somut durum itibariyle tarafsız sayılması mümkün bulunmayan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun
Davanın İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğu yerde açılıp görüldüğü, keşif yapılacak yer ise Torbalı yargı çevresinde kaldığı halde, İzmir Mahkemesi Hakiminin yargı çevresi dışında olan Torbalı’da keşif icra ettiği ve bu keşfi de hükme dayanak aldığı, usule aykırılık teşkil eden bu işlemin bozmayı gerektireceği-
Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu, mahkemece bozmaya uyulduğu halde davanın reddine karar verilerek bu usul kuralı gözardı edildiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemenin direnme kararı vermeden önce, bozma ilamından esinlenerek ve bozma çerçevesinde tapu kaydını celbedip bu kaydın niteliği hakkında bilirkişi incelemesi yaptırarak ek bilirkişi raporu aldığı ve direnme kararında belirtilen bu araştırma ve inceleme sonuçlarını gerekçe yaptığında duraksama bulunmadığı, bozma çerçevesinde elde edilen yeni delil ve bulguların direnme kararına gerekçe yapıldığı hallerde usulen verilen bir direnme kararının değil yeni bir hükmün varlığının kabulü gerekeceği, bu durumda yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi bakımından dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekeceği-
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucu kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana getireceği, usulî kazanılmış hak olarak tanımlanan bu müessesenin, uzun yıllardan beri Yargıtay uygulamaları ve öğretide benimsenen, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana esaslardan olduğu-