Aynı parsellerle ilgili olarak açılan davaların birlikte görülmesinin zorunlu olduğu, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/251 esasında kayıtlı davanın men’i müdahaleye ilişkin bölümü ile ilgili olarak görevsizlik kararı verilmesinin ve dosyanın Kadastro Mahkemesine devrinin sağlanması gerekeceği, kadastro mahkemesindeki dava ve tespit tutanakları ile Asliye Hukuk Mahkemesinden devredilen dosya birleştirilip, deliller toplandıktan sonra gerekli değerlendirme yapılıp, belirlenecek duruma göre karar verilmesi gerekeceği, Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava dosyası devredilmeden yargılama yapılıp hüküm kurulmasının doğru olmayacağı-
Bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakimin; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumunda olduğu, bunun için de zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınmasının zorunlu olduğu-
HUMY.nın 363 vd. maddelerinde anılan hususları kapsamayan keşfin yapılmasının hava koşulları gözetildiğinde olanaksız bulunduğu 1. ayda yapılmasına, üstelik keşif sırasında incelenmesi, dosyada yer alması zorunlu tüm belge ve kayıtların getirtilerek dosyanın keşfe hazırlanmasından evvel yazılı biçimde düzenlenen ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada HUMY.nın 414, 163. maddeleri açısından bir sonuç doğurması olanağının bulunmayacağı-
Haksız yere dava açmış veya haksız yere savunmada bulunmuş kimsenin, harç bakımından , bir kazanılmış hak ileri süremeyeceği veya haksız davranışının sonuçlarından sorumlu tutulmasında da adalete aykırı bir yön düşünülemeyeceği, hakim lehine davacı aleyhine yasa gereği yükletilen tazminat da davacının haksız çıkmasının sonucu olup, peşin harç alınmamış olması nispi karar ve ilam harcının alınmamasını gerektirmediğinden haksız çıkılan miktar üzerinden nispi harcın davacıdan alınmasının usul ve yasaya uygun olacağı-
HUMK.’nun 161, 162, B.K.nun 76., İİK.nun 19. maddelerinde, ay olarak tayin edilen sürelerde, sürenin başladığı günün sonraki ayda tekabül eden günün çalışma saati sonunda biteceği, ay olarak tayin olunan sürenin son gününün resmi bir tatil gününe örneğin hafta tatili günü olan C.rtesi veya Pazar gününe isabet etmesi halinde de sürenin, tatili takip eden ilk iş günü somut olayda Pazartesi günü çalışma gününün bittiği saatte sona ereceği-
Hakimin ilk önce taraflara bilirkişi seçmek için imkan vermeden kendiliğinden bilirkişi seçemeyeceği, taraflara bilirkişi seçmek için imkan verildiği halde, taraflar bilirkişi seçiminde anlaşamazlarsa bilirkişinin hakim tarafından kendiliğinden (resen) seçileceği-
Türkiye’de ikametgâhı olmayan davacının ikametgâhının bulunduğu yabancı devlet ile Türkiye arasında ikametgâh bakımından teminattan muafiyet hakkında bir anlaşma (sözleşme) varsa, o yabancı devlet sınırları içinde ikametgâhı bulunan (Türkiye’de ikametgâhı olmayan) davacının, Türkiye’de dava açarken teminat göstermekle yükümlü olmayacağı, yani teminattan muaf olacağı-
Maddi yanılgıya dayanan ya da görev konusuyla hakdüşümü süresi gözetilmeksizin oluşturulan bozma kararlarına uyulması gibi çok istisnai olaylar dışında bozmaya uyulduktan sonra gereklerinin yerine getirilmesi gerekeceği–
Senede karşı senetle ispat zorunluluğunu düzenleyen HUMK.nun 290. maddesiyle ilgili yerleşik yargısal ve bilimsel görüşlere göre, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak hususların ancak senetle kanıtlanabileceği vekanıtlama yükümlülüğünün davalıda olacağı-
Bozmadan sonra toplanan kanıtların esas alındığı yeni bir hükmün mevcut olduğu durumlarda, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği-