Davalı/satıcı ayıplı mal tesliminden dolayı sorumlu olduğundan uyuşmazlık satım sözleşmesiyle ilgili olup, davacının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinde de menfi tespit ve istirdat davası açabileceği-
Düzeltilmesi istenilen Hukuk Genel Kurulu ilamında gösterilen gerektirici nedenlere ve ayrıca, birleştirilen davadaki tazminat isteminin, davacı küçük A. Kaygan’ın vücut genel çalışma gücünü %100 oranında kaybettiği ve sürekli olarak başkasının bakım ve yardımına muhtaç bulunduğu iddiasına dayandırılmış olmasına; buna karşılık, dosya kapsamından, anılan davacının gördüğü tedavilerin de etkisiyle, geçen zaman içerisinde bu yönlerden giderek daha iyi bir duruma gelmiş olduğunun anlaşılmasına göre, H.U.M.K.nun 440. Maddesinde yazılı sebeplerden hiçbirisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin reddinin gerekeceği-
Dava davalı vekilince takip edilmiş, “dava dilekçesini okuduk değerlendirdik, davanın reddi gerekir.” şeklindeki açık beyan davalı yanın dava dilekçesi kapsamını bilerek davanın reddini istediği anlamında olduğundan duruşma zaptındaki bu açık beyan karşısında artık davalı yanın davaya ilgisiz bir cevap verdiğinden ve mahkemece bu husus üzerinde durulmamış olduğundan söz edilemeyeceği-
Kanun aksini emretmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur; davacı davasını ispat edemediğinden mahkemenin davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Mahkemece bozma ilamına direnilmekle bir taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağından direnmeye konu ilk karar dışına çıkarak karar vermenin usuli kazanılmış hakkın ihlali anlamına geleceği-
Hükmün yok sayılabilmesi için taraflara tebliğ edilen hükmün mahiyeti, son duruşma zaptında belirtilmemiş olmalıdır; ancak son duruşma tutanağına hükmün mahiyeti geçirilerek tefhim edilmişse artık ortada hukuken bağlayıcı bir hükmün varlığının kabulünün gerekeceği-
İtirazın iptali davası kısmen kabul, kısmen reddedildiğinden yargılama giderlerinin taraflar arasında bölüştürülmesi ve taraflar lehine H.U.M.K.nun 417.maddesi gereği avukatlık ücreti verilmesinin gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olup bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı kalmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar vermesinin gerekeceği-
Mahkemece, önceki bozma uyarınca hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen hususların HUMK’nun 388.maddesinde öngörüldüğü üzere açık, şüphe ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde yazılmasıyla yetinilmesi, kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınarak buna göre hüküm kurulmasının gerekeceği-
Mahkemenin direnme kararına gerekçe yaptığı Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 gün, 2000/36 E. 2002/198 sayılı kararı, 26.9.2002 tarihli bozma kararından sonra verilmiş olup Özel Dairece inceleme konusu yapılmadığından ortada usulüne uygun bir direnme kararı bulunmayıp yeni bir hükmün varlığının kabulünün gerekeceği-