Yerel Mahkemece de kabul edildiği üzere, dinlenen tanıkların, kendilerini bildiren tarafı doğrulayacak şekilde beyanda bulundukları, davacı tanıklarının beyanlarının zaman, yer ve olgular itibariyle ödünç iddiasını tam bir açıklıkla ve kuşkudan uzak şekilde ortaya koyamadıkları, dolayısıyla, davacı tarafın, ödünç iddiasını tanık deliliyle kanıtlayamadığı, ancak, dava dilekçesinde, “Sair kanuni delil” denilmek suretiyle, diğer deliller yanında yemin deliline de dayanılmış olduğunun kabulü gerektiğinden; ödünç iddiası hakkında yazılı delil sunamayan ve bu iddiasını tanık deliliyle de kanıtlanamayan davacı tarafın, bu yönden davalılara yemin teklif etme hakkının bulunacağı-
Taraflardan herhangi birisinin temyiz talebi olmaksızın dosya üzerinde temyiz incelemesi yapılmasının olanaklı olmadığı-
Verilen kararın hayatiyet kazanmasının ve takibi işlemlerin yapılabilmesinin altının zabıt katibi ve mahkeme hakimince imzalanmasıyla gerçekleşeceği-
Bozma kararından sonra mahkemenin kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar vermesi gerekeceği-
"Menfi tespit davasında bu isteği ileri sürmeyen borçlunun haksız icra takibi nedeniyle uğradığı zararı genel hükümlere göre açacağı bağımsız bir davada istemesini engelleyen bir kanun hükmü olmadığı"na dair verilen özel daire kararına uyulmasına gerektiği-
Sözleşmenin aynen ifası istenildiğinden ve sözleşmenin ifa yeri de Konya olduğundan, davacının HUMK.nun 10. maddesindeki kurala dayanarak eldeki davayı açtığı Konya Asliye Hukuk Mahkemesinin, davaya bakma yetkisine sahip olduğu-
Davanın açıldığı İş Mahkemesinin özel mahkeme; direnme kararında görevli olduğu benimsenen Ticaret Mahkemesinin ise, genel mahkeme niteliğindeki asliye hukuk mahkemesinin bir dairesi ve dolayısıyla genel mahkeme statüsünde olması karşısında, görevsizlik kararının yine de hukuksal dayanaktan yoksun olacağı-
Mahkemenin, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemeyeceği-
Davacı tarafın temyiz talebi kabul edilerek verilmiş olan bozma kararında temyiz talebi reddedilerek hakkındaki hüküm kesinleştiğinden davalı tarafın direnme kararını temyize hakkı bulunmadığından temyiz isteğinin reddedilmesi gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişik bulunduğu gibi direnilen ilk karardan da farklı bir hüküm kurulmakla direnme kararı ile davalı yararına gerçekleşen usulü kazanılmış hak ilkelerinin de ihlal edildiği, mahkemece direnme kararı verildiğine göre kısa kararında ilk karara uygun biçimde hüküm fıkrası oluşturulması ve gerekçeli kararın da bu karara uygun yazılması gerekeceği-