Görevsizlik kararı veren mahkemenin, görevsizlik kararında; “dava dosyasının talep halinde görevli mahkemeye gönderilmesine” karar vermekle yetineceği, dava dosyasını resen görevli mahkemeye gönderemeyeceği, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için, davacının 10 gün içinde görevli (yada görevsizlik kararı veren) mahkemeye başvurarak davalıya tebligat yaptırması gerektiği, aksi halde davanın açılmamış sayılacağı (HUMK.m.193),görevli mahkemeye başvurma süresi olan 10 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte bir süre olduğu, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, görevli (veya görevsiz) mahkemeye başvurunun dilekçe ile olacağı, bu dilekçe için bir şeklin öngörülmediği, bu dilekçenin bir dava dilekçesi olmadığı, dilekçede davanın görevli mahkemede görülmesi için gerekli işlemlerin yapılması isteneceği-
Davalılardan Dostlar Sitesi Yapı Kooperatifi isimli bir kooperatifin gerçekten mevcut olup olmadığı belirlenemediği gibi, mevcut olsa dahi usulünce tebligat yapılıp taraf sıfatını almadığı, taraf teşkilinin dava şartı olduğu, davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkat edilmesi gerektiği-
Davanın tamamen (kamilen) ıslah edilmesi halinde, ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılıp, zamanaşımı süresini bu tarihte, yani ilk dava gününde kesmiş olacağı, dava ile kesilmiş zamanaşımının davanın devamı süresinde taraflardan birinin yargılamaya ilişkin her bir işleminden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden işlemeye başlayacağı-
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği, Hukuk Genel Kurulu kararına karşı süresi içerisinde davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuş olmakla, ortada usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş bir karar mevcut olmadığı, bu aşamada davadan feragatin mümkün olduğu ve Yerel Mahkemece bu feragat beyanı çerçevesinde işlem yapılacağı, böyle bir durumda, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin Hukuk Genel Kurulu’nca incelenemeyeceği-
Bir davayı rüyetle görevli hakimin bu görevini ifa ederken kasıt veya ağır ihmaliyle davanın taraflarından birine zarar vermiş olması halinde, zarar görene karşı hukuki sorumluluğu ve aleyhine dava açılabilme koşullarının HUMK.nun 573-576.maddelerinde açıkça hüküm altına alındığı, somut olayda bu koşulların oluşmadığı-
Yargıtay’ın bozma kararına uyulması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğduğu, mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek mükellefiyetinin meydana geldiği-
Hukuk Genel Kurulundaki müzakere sırasında işin esasına girilmeden öncelikle davacı vekilinin temyiz dilekçesinde yer verdiği ibarelerin, adli yazışmalarda ve özellikle Yargıtay’a verilen dilekçelerde yazılması alışılmış (mutad) olmayan, itiraz sınırlarını aşan, davanın aydınlığa kavuşması, hakkın ortaya çıkarılması yönünden etkisi ve yazılmasında zorunluluk bulunmayan gereksiz (icapsız) sözler olduğu, bu nedenle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 78.maddesinde anlamını bulan “münasebetsiz” evrak niteliğinde bulunduğu; nezaket ve saygı kuralları içerisinde kalınarak icapsız sözlere yer verilmeden ve hukuk kuralları dışına çıkılmadan sadece hukuki nedenlerin açıklanıp belirtilmek suretiyle yeniden düzenlenmesi halinde inceleneceği-
İspat yükü kendisinde bulunan davalının dayandığı tek delilin tanık delili olduğu, yargılama aşamasında sadece ve açıkça tanık deliline dayandığı, duruşmada ve cevap dilekçesinde başkaca hiçbir delil bildirmediği; bu durumda ispat yükü üzerinde bulunan davalının yemin teklif etme hakkının varlığından söz edilemeyeceği-
Taraflar müddeabihin kıymetinde uzlaşsalar bile mahkemenin res’en müddeabihin değerini takdir etmesi ve görevli olup olmadığını kendi takdir ettiği değere göre karara bağlaması gerektiği, görevin kamu düzenine ilişkin bir konu olduğu, davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği-