5219 sayılı Kanunun 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırın altındaki davalar hakkında Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesinin mümkün olmadığı-
Bozma ilamına uyulduğuna göre, bozma doğrultusunda ilk kararın gerekçesinin belirtilmesi gerekirken yazılı şekilde ilk karardan farklı bir hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, hükmüne uyulan bozma kararının gereğinin yerine getirilmesi gerekeceği-
Sigortalılık süresinin tesbitine yönelik davaların taraf ve niteliğinden hareket edilerek, kısmen haklı çıkma durumunda dahi yargılama giderlerinin tümünden davalının sorumlu tutulması gerektiği, reddedilen süreler yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmeyeceğine yönelik olarak yasalarda özel bir düzenleme öngörülmediği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 94 ve 418. maddelerinde öngörüldüğü gibi özel bir sebep bulunmayan hallerde, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi, taraflar kısmen haklı çıkarsa, haklı çıktıkları oranda paylaştırılması gerekeceği-
Hukuk Genel Kurulu’nun, mahkemelerce verilen direnme kararlarının temyiz inceleme mercii olduğu, bu incelemenin yapılıp, Hukuk Genel Kurulunca karara bağlandıktan ve mahkemece bu karara yasa gereği uyulduktan sonra verilen kararın hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince oluşturulan yeni bir hüküm olduğu, bu nitelikteki hükümlerin temyiz merciinin Özel Daire olup, Hukuk Genel Kurulu’nun görev alanına girmediği-
Çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasının zorunlu olduğu-
Mahkemenin açıkça uyma kararı vermesinin ardından artık eylemli direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği, uyma kararının varlığı nedeniyle bozma gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin denetiminin bozma kararına uyulan özel dairece yapılması gerektiği-
Mahkemece gerekçe yönünden direnme kararı verilmekle, davalı Hazine yararına usuli kazanılmış hak doğduğundan söz etme olanağının bulunmadığı-
Taşınmazın davalı şirket tarafından kullanıldığı, mahkemece; davalı şirketin delil listesinde yer alan tüm delillerin eksiksiz toplanması, Milli Emlak Müdürlüğü elemanlarınca mahallinde tanzim edilen tutanakta yer alan tanıkların tespit edilmesi, davalı şirketin gösterdiği tüm delillerin eksiksiz toplanıp, tanıkların bildirilmesi için süre verilmesi, tüm deliller toplandıktan sonra, mahallinde uzman jeoloji, maden ve harita mühendislerinden oluşacak bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılması, bu sahada faaliyet gösteren şirketlerin ruhsat sahalarının ve dava konusu taşınmazın hangi şirketin ruhsat sahası içinde kaldığının belirlenmesi, arazinin sular altında kaldığının saptanması durumunda, ne zamandan beri ve ne şekilde su altında kaldığı, su altında da olsa bu alandan kömür çıkarmanın mümkün olup olmadığının araştırılması, buradan kömür çıkarıldığının saptanması durumunda ne kadar süre ve kim tarafından çıkarıldığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İlk hüküm kurulurken davanın kabulüne karar verilmişken, direnme hükmü sırasında davanın reddine karar verilmiş olmakla, yeni bir hüküm oluşturulduğu, bu sebeple kurulan bu yeni hükmün incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerektiği-
Islah, her ne kadar önceden açılan bir davadaki isteklerin somut olayda olduğu gibi fazlasını içeren bir talep ise de; daha önce açılan dava ile ıslah edilen bölüm yönünden zamanaşımının kesilmiş olmayacağı, davalının ıslah edilen kısım ile ilgili olarak zamanaşımı savunmasında bulunduğu, ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolmuş olduğundan ıslah edilen bölüm yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiği -